Geçtiğimiz hafta yine bir canı silahlı kavgada yitirdik.
Hafta geçmiyor ki şehrimizde yaşanan kavgalarda silah kullanılmasın.
Her silahlı olayda yaralanan veya ölenler oluyor.
Geçen hafta içerisinde gazete ofisimizin hemen bitişiğinde bir silahlı kavga yaşandı ve 1 ölü, 1’ağır olmak üzere 2 kişi de yaralandı.
Neredeyse her 4 kişiden 1’inde legal veya illegal bir biçimde silah bulunuyor.
Bu silahların bir kısmı ruhsatlı, bir kısmı avcılık adı altında alınmış silahlar, bir kısmı ise kaçak yollardan edinilmiş silahlardır.
Silah silahtır, ruhsatlısı da ruhsatsızı da kötüdür ve ölüm saçıyor.
Silahın iyisi yok, çünkü her türlü silah kötüdür.
Namludan çıkan mermi öldürücüdür.
Belde, çekmede, çantada, araba bagajında silah taşımak moda olmuş.
Hatta son zamanlarda kadınlar da silaha özenmeye başladı.
Her silah bulunduranın kendisine göre bir mazeret vardır.
En bildik mazeretler, can ve mal güvenliği, düşman sahibi olmaktır.
Her can değerlidir.
Her yaşam kutsaldır.
Herkes kendini korumayı bilmelidir.
Ama bu silahlanarak olmamalıdır.
Sebebi ne olursa olsun, kimse kimseyi öldürmemeli.
Kimse cana kıymamalı.
Sorunlar medenice, uygarca tartışılarak çözülmelidir.
Her öfkelenen ve sinirlenen, silaha sarılma malıdır.
Bunun önüne geçmek için bireysel silahlanmanın her türlüsü önlenmelidir.
Silahın ruhsatlısı, ruhsatsızı da aynıdır.
Parası olan ve makam mevki sahibi olan için ruhsatlı silah almak, parası olmayan için ise ruhsatsız silah edinmek çok basit bir hal almış.
Bir silahlanma sevdasıdır almış başını gidiyor.
Herkes birbirine bakarak silahlanıyor.
Silah, silahı doğuruyor.
01.12.2022 tarihli “bakkalda kurşun ne arar?” başlıklı köşe yazımda aslında bireysel silahlanmada Batman’da gelinen aşamayı anlatmıştım.
Sadece illegal değil ruhsat adı altında silahlanmak da doğru değildir.
Ruhsatlı silah listesi o kadar uzun ki, hak eden her kişi başvuru yapsa bu durumda neredeyse Batman nüfusunun yarısı silahlanacak.
Eski Milletvekili, Bakan, Belediye Başkanı-İl Genel Meclis Üyesi İle Eski Köy ve Mahalle Muhtarları, Sarı Basın Kartı Sahipleri, kuyumcular, bankaların genel müdür ve yardımcıları, bölge müdürleri şube müdürleri, pilotluk yapanlar, cirosu silah ruhsat almaya yeterli şahıs ve şirketler, arazi sahipleri, sürü sahipleri, müteahhitler, akaryakıt bayileri, 50 sigortalı işçi çalıştıranlar, atış poligon sahipleri, müzeleri ve anıtları koruyan bekçiler, arıcılık yapanlar, patlayıcı madde depolarının korunması ile görevli bekçiler, emekli polis ve askerler, döviz bürosu sahipleri, avukatlar, noterlik yapanlar, vs. vs. ruhsatlı silah alma hakkına sahiplerinin listesi böyle uzayıp gidiyor.
Gerçekten şayet mevzu can güvenliği ise en çok ruhsatlı silahı çobanlar hak ediyor.
Ama buna rağmen garibim çobanlar silah ruhsatı alamıyor.
Sürü sahibine bile var ama çobana yok.
Gerçi bu hak tanınsa bile ekonomik nedenlerle ne ruhsat ücretini ödeyecek ne de silah alabilecek durumda değiller.
Can güvenliği noktasında çobanlar hem hırsızların hem de kurtların hedefindedir.
Bari çobanlara da bu hak verilsin de silah dağıtımında adalet sağlansın.
Tabi bu işin şakası…
Şiddet ve ölümlerin önüne geçmek için ne mevki makam sahibine ne zengin ve ağaya ne çobana silah ruhsatı verilmemelidir.
Çünkü silah ne ihmale ne de şakaya gelir.
Her türlü bireysel silahlanmanın önüne bir an önce geçilmelidir.
Geçilmezse daha nice masum insanları bir anlık kızgınlık ve öfke nedeni ile kaybederiz.