Ağzında emzikleriyle yatan bebelerin minicik bedenleri, Siyonist canilerin bombalarıyla parçalanırken, siz çocuklarınıza nasıl sarılabiliyorsunuz!
İftar sofrasında elinde kaşığıyla ezanı beklerken, terör devletinin toplarıyla yok olan ailenin enkazı beşerini izlerken, nasıl iftar sofrasına oturabiliyorsunuz?
Düğün hazırlığı yaparken, nişanlısının vahşi köpeklerce parçalanmış cesedini izlemek zorunda bırakılan genç kızı izlerken, geleceğe dair nasıl hayaller kurabiliyorsunuz?
Unutmayın,
Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık, namussuzluktur!
Taraf olmak, susmamayı gerektirir. Mazlum tarafa maddi manevi her türlü desteği sağlamak demektir.
Kimse gidip orada savaşın demiyor!
Ama oraya yardım götüren sivil toplum kuruluşlarına destek olabilirsiniz.
Terör devletine finansman sağlayan markalardan uzak durabilirsiniz.
Siyasilerinize doğru yerde durmaları noktasında baskı uygulayabilirsiniz!
En önemlisi, müminin en büyük silahı olan dua gücüne sarılabilirsiniz!
Bu mübarek Ramazan gününde gece gündüz dua etmemiz gerekir.
O minicik çocukların bedenlerini bombalarla parçalayan, iftar sofralarını taş toprakla kaplayan, gencecik bedenleri sorgusuz sualsiz kurşunlara hedef eden zihniyetin helakı için dua edelim.
Ramazanı zehir olan kardeşlerimizin acılarının dinmesi, huzurunun tesis edilmesi ve zaferlerinin inşası için dua edelim.
Dua bile etmeyen, dualarında bu mazlumları unutan insanların, insanlık sütunlarından birinin yıkılmış olma ihtimali çok kuvvetlidir.
Allah o mazlum Müslümanların yardımına tez elden, Bedir’de inen melekleri göndersin. Acılarını dindirsin, Ramazan’ı Ramazan, bayramı bayram havasında yaşamayı nasip ve müyyeser eylesin…
Allah, insanı ve insanlığı kendi rahatı için yakmaktan çekinmeyen, zulmü alışkanlık haline getiren, katliamı mubah gören terör devleti İsrail’e Hayber’de dedelerine derslerini veren, Hz. Aliler göndersin…
Kanın katliamın, gözyaşının olmadığın bir İslam coğrafyası duasıyla, sağlıklı ve mutlu kalın…