Çocuklarınızda müptelası olmamışlar mı…?

Sabahattin Hamidi

1 ay önce

-Bir gün Çocuklarımızın ceplerinde o maddelerden bulabilirsiniz.

-Bulmuş da olabilirsiniz.

-Hiç görmediğiniz ve alışık olmadığınız davranışlarıyla karşılaşabilirsiniz.

-Tamamen değişmiş ve belki de değiştiremeyeceğiniz bir vaziyette karşınızda bulabilirsiniz…..!

-O zaman hiç şaşırmayın. Belki de iş işten geçmiş olabilir.

Değerli Okurlar;

-Nasıl bir topluluk haline geldik….!

-Hep kendi rahatımızı mı düşüneceğiz. Hep Egoistçe ve nemelazımcı bir tavırla  mı bu hayatı yaşayacağız.?

-Bana dokunmayan yılan bin sene yaşasın zihniyetiyle mi yaşayacağız. Bu zihniyetle yaşayan hiçbir topluluk yok ki, başına musibetler ve belalar gelmiş olmasın. Ve o musibetlerden nasibini almış olmasın. Olmaz, gelmez, mümkün değildir dediğimiz şeyler bizleri yakalayabilir veya yakalamış olabilir.

İnsanlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize yazık değilmi. İlla ki başımıza gelmesi mi gerekiyor.

     Zararlı ve bağımlılık  yapan zehirleyici maddelerden söz ediyorum. Oldukça yaygın bir hale geldi. Her mahallede, her köprü altında. Her kuytu ve karanlık köşede.Her park ve bahçede.Ve bir çok okul ve bahçesinde…..

Gereğini bir insan olarak, bir canlı olarak, yüreğinde biraz şefkat ve merhamet duygusunu taşıyan biri olarak, veya müslüman olduğunu iddia eden bir müslüman olarak yapmak zorundayız.

     Neslimiz zehirleniyor. Hem de bariz ve herkesin gözü önünde. Bu kadar günah yükü yetmezmiş gibi, buda üzerine eklenmiş durumda. Ve çıttımız çıkmıyor. Çünkü ucu daha bizlere dokunmadığı için. Dokunma riski büyük, ama dokunmasa bile, her şeyden önce insanız  ve de müslümanız. Rahatsız olma, vicdanı sızlama, müdahale etme ve sesimizi çıkarma hakkımızda mı yok ?

     İnsanlık nerede,babalar anneler nerede,amca ve dayılar nerede.Ekabir takımı ve kanaat önderleri nerede. Resmi yetki sahipleri, birimlerden sorumlu amirler, hacılar, hocalar, dernek ve sendikalar nerede…..?

Bu memlekete sahip çıktığını iddia edenler nerede. Riya, gösteriş ve çıkarı uğruna manşetlerde Poz poz resimler verenler, şunu bunu yapacağız diyenler nerede.Milleti süslü püslü ifadelerle kandırmaya  çalışıp, fors ve menfaat koltuklarına oturmak isteyenler nerede….

    Hiç mi vicdanlarınız sızlamıyor.? Hiç mi merhamet ve şefkat duygularınız depreşmiyor.? Hiç mi bu insanlarımız için, manevi gelecekleri için yapacağınız bir şeyleriniz ve  söyleyecek bir iki kelimeniz yoktur.? Yoksa sadece çizmiş olduğunuz hedeflerinize ulaşmamıdır tek gaye ve hedefiniz. Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar, dinden, imandan ve maneviyattan dem vuranlar neredesiniz. Bu şekildeki bir duruş hiç de müslümanca bir duruş değildir ve olamaz. Çünkü dinle çatışıyor,imanla çatışıyor, peygamber söylemiyle çatışıyor, şefkatle çatışıyor, merhamet ve insanlıkla çatışıyor.

    Yüce peygamberimiz ve rehberimiz buyuruyor:”Sizden biri bir kötülük gördüğünüzde onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa onu diliyle değiştirmeye çalışsın.Ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle değiştirmeye çalışsın).”diye buyurmaktadır.

Hepimiz sorumluyuz. Gereğini yapmakla mükellefiz. O gün Allah’a karşı yakalarımızı bundan hiçbirimiz kurtaramayacağız.

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak mecburiyetindeyiz. Yüce Allah buyuruyor: "İçinizden, insanlığı hayra çağıran, Kur’an’ın ortaya koyduğu evrensel adâlet ölçüleri çerçevesinde iyiliği emreden ve kötülükleri önlemeye çalışan yönetme ve yönlendirme yetkisine sahip bir topluluk bulunsun. İşte gerçek anlamda mutluluğa ve kurtuluşa erenler, bunlardır.” buyurmaktadır.( Ali İmran,104.)

    Eğer bu görevi yerine getirmeyecek olursanız, sizden öncekilerin başına gelen felâketler, sizin de başınıza gelebilir tehdit ve uyarısında bulunuyor.

 Kıymetli Okurlar; Şuan sorumlu olduğumuz bu iş önceki ümmetlerde lanetlenme sebebiydi. Toplu helakların oluşumuna sebebiyet veren bir özelliktir. Ve duaların kabulünü engelleyen bir özellik de taşımaktadır

     Herkes hakimi olduğu konumuna göre bir mesuliyet taşımaktadır. Baba-anne iseniz evlatlarınızdan, dayı amca iseniz çocuklarınızdan, yeğenlerinizden, amir ve yetkili iseniz sorumluluğunuz altındakilerden. Kaymakam iseniz ilçenizden, vali iseniz ilinizden. başbakansanız ülkenizden sorumlusunuz… Yani herkes kişiliğine göre, konumuna göre, işgal ettiği makama ve yere göre, sorumluluğu altında ve sözünü geçirebileceği kim varsa onlardan sorumludur.

Bu ilahi bir  emirdir.

Müslüman böyle bir sorumlulukla hareket etmelidir. Kendisine gelmesini istemediği bir kötülüğü ve şerri,diğer müslüman kardeşi içinde istememeli ve arzu etmemelidir. Bu gittikçe kötüleşen dünya yaşantısı içerisinde, oluşacak temiz, dürüst, ahlaklı ve imanlı bir neslin oluşumuna katkı sunmalıdır. Yaşanılabilecek bir hayatın temellerinin atılmasına gayret göstermelidir. Tüm çaba ve gayretini bu yolda harcamalıdır. Yoksa yarın herkes için çok geç olabilir. Ve mahşer gününde de bu oluşuma seyirci kaldığımız ve katkı sunduğumuz için de yüce Allah bizleri elem verici ateşte yakacaktır.

  Mevlam o ateşe girmeyenlerden eylesin. Mevlam müslümanca bir şuurla bu hayatı yaşayanlardan kılsın. Cümlemizi şuur ve basiret sahibi kılsın. Her türlü kötülüğe karşı direnç gösteren ve onu değiştirme gereği duyup o doğrultuda çaba sarf edenlerden eylesin. AMİN

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI