Ramazan Ayında iftarın yaklaştığı anlarda damlarda beklerdik.
İlk ezanı biz müjdelemek için pür dikkat yerimizde sessizce dururduk.
Komşu köyden ezan sesi gelince “ezan okundu ezan okundu” diye bağırırdık.
Sonra damlardan hızla iner, iftar sofralarına otururduk.
Sahurda ses çıkaracak ne kadar cisim varsa eline alarak gürültü çıkaran Seyit, Hüseyin, çoluk, çocuk, herkesin uyanmasını sağlardı.
Her akşam kalıp buzları kilometrelerce ötedeki TRT’nin radolingine katıp iftar vakti için soğuk su hazırlanırdı.
Çocukluğumuzda yokluk, imkânsızlık vardı ama her şey güzeldi.
Yaşamın daha bir tadı ve anlamı vardı.
Çok değil, 40 sene öncesinden söz ediyorum.
En küçük bir kazanım, mutluluk için gözlerimiz parlardı sevinçten.
Gözleri parlayan çocukları, çocukluğumu özlüyorum.
Hayatımızdaki çocukluk yılları hep bir rüya ve hayal gibi duruyor hafızamda.
Yaşamımızda çok kısa bir zaman olmasına rağmen çocukluk yılları hiç unutulmuyor.
Keşke çocukluk dönemi en azından bir ömrün yarısı olabilseydi.
Bir çaresi olsa çocukluğumuza bir daha döneriz çoğumuz.
Dünyada yaşanan kötülükleri, doğaya verilen tahribatı gördükçe çocukluk yıllarımı daha çok özlüyorum.
Giyecek doğru dürüst bir ayakkabımız yoktu belki ama mutlu ve özgür çocuklardık.
Yılda bir külahta dondurma, bir halkalı tatlı, bayram günümüzdü bizim.
Sevgimiz, sevilebileceğimiz sebepler çoktu o zamanlar.
Çıplak ayakla köyümüzün tozlu sokaklarında bir birbirimizi kovalamamız, dünyanın en keyifli eğlencesiydi.
Çocukluk yıllarımızda insanlar bu kadar bencil, doyumsuz ve acımasız değildi.
Yaşamımızı zorlaştıran yetmezlikler ve zorluklar vardı ancak çocuklar için bu kadar çok tehlike ve tuzak yoktu.
Büyüklerden aldığımız eğitim, görgü ve tecrübeler sayesinde zorluklar karşısında daha mücadeleci ve dayanıklıydık.
Büyüdükçe imkanlarımızın artacağını ve daha mutlu olacağımızı düşünürdük.
Ama ne yazık ki hep birlikte yanıldık ve hayal kırıklığına uğradık.
Şu yaşadığımız zorlu dönemde savaşlar, bulaşıcı hastalıklarla dünyanın çekilmez kılındığı bir dönemde milyonlarca insanın, çocukluğuna dönmek istediğinden eminim.
Çocukluğumuza geri dönmemizin imkansız olduğunu biliyorum.
Madem dönmemiz imkânsız, o halde herkes biraz içindeki çocuğu tekrar canlandırsın.
Küçük mutluluklarla yetinmeyi ve sevinmeyi denesin.
Egolarından, kibirden, nefretten, kıskançlıktan, kavgacı ruh halinden kurtulmayı denesin herkes…
Madem biz çocukluğumuza dönemiyoruz, belki çocukluğumuzdaki o masum, o sade ve güzel günler geri gelir.