Bildiğiniz üzere TEDAŞ yerleşim merkezlerindeki (İl, İlçe, Köy, mezra v.s.) elektrik abonelerine elektrik dağıtımını sağlayan şirkettir. TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım Şirketi) özelleştirilmesi bir bütün halinde yapılmadı.
Öncellikle TEDAŞ bölgelere ayrılıp ayrı şirketler kuruldu. Bölgelere ayrıldıktan sonra ikişer, üçer veya dörder gruplar halinde Özelleştirme İdaresi başkanlığı tarafından satışa çıkarıldı.
Şu anda satışı yapılmayan yani özelleşmeyen hiçbir Elektrik Dağıtım Şirketi yoktur.
Merkezi denetim yapan TEDAŞ Genel Müdürlük dışında bölge olarak tüm dağıtım şirketleri Devletin elinden çıktı. En son özelleştirilen Elektrik Dağıtım Şirketlerinden biri de bölgemizdeki Dağıtım Şirketi oldu. Bölgemizde Elektrik Dağıtım Şirketi olan (DEDAŞ) Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi özelleştikten sonra yeni bir yapılanmaya gitti. Personel ve Organizasyon olarak farklı bir yapılanma ile öncellikli olarak kaçak oranını düşürmeyi hedefledi.
Devlet elinde iken bölgemizde elektrik kaçakları ortalama yüzde yetmiş idi. Devlet elinde iken bu oran hemen hemen hiç düşmemiş idi.
Elektrik kaçağı yapanlar ve buna destek verenler arasında kurum personeli de olduğu için zaten düşürülmesi de imkânsız idi.
Zaman zaman operasyonlar yapılmış, kurum personeli ve dışarıdaki uzantıları gözaltına alınmış ama yine de kaçak oranı çok fazla değişmemişti.
Devlet açısından yapılması gereken en sağlıklı şey özelleştirme idi.
Yapılan özelleştirmelerden ilki başarılı olmadı. İki sene sürüncemede kalan ilk özelleştirme başarılı olmayınca ikinci defa satışa çıkarılan DEDAŞ ikinci defa yapılan özelleştirme ile satıldı.
Devlet satışı özendirmek için üç yıl boyunca kaçak elektrik konusunda güvence vermişti. İlk yıl %80,ikinci yıl %70 üçüncü yıl %60 olarak kaçağı finanse ederek DEDAŞ’ın ilk üç yıl için ücretini peşinen ödemiş oldu.
Böylelikle DEDAŞ kaçağı ne kadar önlerse o kadar kar edecekti. Ayrıca DEDAŞ’ın yapacağı yatırımlar için ödenen ücretler Devlet tarafından geri ödenecekti.
Aslında birçok yönden avantajlı durumuna düşen şirket müşterilerine eziyet vermemeli idi. Ama DEDAŞ birçok durumda müşterilerini sıkıntıya soktu. Yazın sıcağında ve üstelik Ramazan ayı gibi istisnai bir ayda sık sık elektrikleri kesti. Bundan daha da önemlisi mevzuat gereği düzgün ve kesintisiz elektrik verme sorumluluğu bulunan DEDAŞ bu sorumluluğunu yerine getirmedi.
Zira “Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği” nin Üçüncü Bölümü(Hizmet Kalitesi ve Kesintisiz Hizmet Sağlanması) Madde 11’de “Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, ilgili mevzuat uyarınca bölgesinde bulunan tüm müşterilere eşit taraflar arasında ayrım gözetmeksizin yeterli, kaliteli ve sürekli elektrik enerjisi sunacak şekilde hizmet verir” Ayrıca aynı bölüm Madde 12’de Elektrik kesintileri ile ilgili DEDAŞ’a söyle bir sorumluluk getiriyor.
MADDE 12 — (1) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 51 inci maddesinde tanımlanan mücbir sebepler veya lisansında yer alan özel mücbir sebepler ya da programlı kesintiler dışında dağıtım sistemini, kendisinden hizmet alanlara kaliteli ve sürekli elektrik enerjisi sağlayacak durumda tutmakla yükümlüdür.
(2) Müşteriler, programlı kesintiler hakkında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından, kesintiden en az kırk sekiz saat önce yazılı, işitsel veya görsel basın yayın kuruluşları aracılığıyla bilgilendirilir.
Peki, sorarım size DEDAŞ müşteriye karşı sorumluklarını getiriyor mu?
Elbette hayır. Çünkü gerilim düşümü ile birçok müşterinin elektronik cihazlarının hasar görmesine sebep oluyor. Sık sık elektrikleri keserek müşterinin yeterli, kaliteli ve sürekli elektrik alma hakkını gasp etmiş oluyor.
Ayrıca sırf kaçakları önleyeceğim diye; gerilimi düşürüyor, elektrikleri kesiyor ve böylelikle faturasını ödeyen müşterilerinin de mağdur olmasına neden oluyor. Burada mağdur olan müşterilerin hakkını savunacak mekanizma olmayınca iş başa düşüyor Yani ilgili mevzuatlar gereği müşteriler hukuki yollardan haklarını savunmalıdırlar.