-Sıla'da olan
Batmanlılara,
genç aşıklara…
Aşkı berrak ve net olan
aşıklarımıza ithafımdır.-
Değerli okurlarımız, hafızam beni yanıltmıyorsa yeryüzünde üç nehir var ki orijinini cennetten alırmış:
1. Dicle,
2. Fırat,
3. Nil Nehri.
Eğer lütfeder de araştırırsanız bu nehirler efsanedir, öyküdür, tarihtir, daha ötesi erişilmez birer aşktılar.
Şehirler, mekânlar, semtler, sanki ruhları varmış gibi derin ve silinmeyen izler, anılar, özlemler, “erişme duygusu” “kaybetme korkusu” bırakırlar bizlerde. Bu his ve duygu insanlığın ortak paydasıdır.
Terapist değilim, psikiyatr hiç değilim ancak inanın yakın çevrem bende yol kat etmiş sevgili arkadaşlarım, canlarım doğal bir şifacı olduğumu söylerler. Öyle miyim, değil miyim bırakalım zaman göstersin ama onların yorumu bu. Mutluluğu, sevgiyi, yalın ve katıksız, makyajsız onlara verdiğimi biliyorum.
An gelecek, gün gelecek siz saygın ve realist okuyucularımız ayna olacaksınız bizlere, ben ve saygın Sonsöz Gazetesi sizlerin o ulvi, o seviyeli ve üstün paha biçilmez ruhunuzda ve eleştirinizde kendinizi bulup yön vereceğiz kendimize. Anlaşılan o ki sizler mimarımız olacaksınız.
Evet Dicle'm deli akar... Gecenin ve bitimi olan seherin en dram anı Dicle kıyısında yayılmaya giden koyun sürülerinin melemesine bir de yanık sesli çobanın türküsü hayat verir deli dolu akan, can alan, can yakan Dicle'me.
“Leyla gitmiş Mısır’a, kuzu olup melesem peşi sıra” diyordu Mecnun.
Gökyüzünde ki yıldızlar, şafak vakti tomurcuk açan güller O canın, O cananın biricik sevgilinin köyünden esen ve onun ten kokusunu getiren rüzgarlar susar kulak kesilir sevdanın böylesine.
Bülbül de ahu zar eder uzakları yakın edemeyen zamana, can'a dönmeyen, dönemeyen canan'a. Aşkta ayrılığa yer yoktu, yanılmıştım.
Meğerse aşkı yakıp kül eden kor eden, alevlendiren harlı ateş, ayrılıkmış. Ben de bunu ayrılırken anladım.
Gönül kapımı
Örümcek ağları kaplamış,
Yıllardır ne giren var,
Ne de çıkan,
Sana ayrılan O yerde,
Ne hazindir ki sende yoksun
Ve ol(a)mayacaksın da
Meğerse seni sevmenin,
Baharı çoktan geçmiş,
Kardelenim, gülüm.
Benim ızdırab çiçeğim.
M.EKMEN
03/05/1971- Stockholm
Nehirler kurur, ağaçlar devrilir, çocuklar büyür. Mevsimler gelir geçer, aşıklar da ölür. Deli dolu akmaya devam eden Dicle'm nelere şahit olur nelere ve kimlere.
Beyaz atlı bir genç adam Kabristanın en taze ölüsünün mezarının başında hem ağlar hem dua eder.
Ve sesi dağları yararcasına çıkar.
“Bu gün ben sana gönül vermeye geldim” der. Ah… O ölen genç kız da, bu feryadı duysaydı, duyabilseydi rahat ve mutlu uyur muydu? Yattığı yerde bir bilen var mı?
Dicle'm Deli Akar beni de ruhumu da beraberinde alıp götürerek gittiği yerlere.
Bitmediği, bitmemesi gerektiği halde bitiriyorken.
Kalın sağlık ve aşkla siz saygın Batman Sonsöz okurlarımız