Din; Allah tarafında Cebrail vasıtası ile Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem gönderilen emir ve yasakların tümüdür.
Kaynağı Kur'an, Sünnet, Kıyas ve icmadır. Seçme veya beğenme hakkımız da yoktur.
Ya dini doğru öğrenecek yapmamız gerekenlere uyacak, hata ve günahlarımızdan pişmanlık duyacak, tövbe ve istiğfarla Allah'a yalvaracak ya da...
Din; bir siyasi görüş ve ya düşünce değildir, keyfimize göre değiştiremez, ekleme veya çıkarma yapamayız.
Dinde torpil ve adam kayırma da yoktur. "başı boş yaratılmadığımızdan yaptıklarımız doğru ve yanlışları kayıt altına alan melekler vardır.”
Melekler; sadece kendilerine verilen görevleri eksiksiz ve tam yaparlar, yeme, içme, yatma, sevme, sevilme, evlenme... gibi insanı duygulara sahip değillerdir. Onun için verilen görevi tam ve noksansız yaparlar.
Dinde tehdit ve hesap sorma vardır. "Her nefis ölümü tadacak ve yaptıklarının hesabını vermek için Allah'a dönecektir"
Bizler de hesap vereceklerden birisiyiz.
Malımız, dostumuz, makamımız, zekamız, insanları ikna etme kabiliyetimiz, etrafımızdaki kalabalıklar, bizi onaylayan insan kitleleri, arkamıza taktıklar... işin içinde Allah'ın rızası yoksa eyvah ki ne eyvah,
Hakka suresi, 25-37 ayetleri;
25- Kitabı kendisine sol tarafından verilenler ise şöyle der: "Keşke kitabım bana verilmeseydi."
26-"Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim."
27-"Keşke ölüm her şeyi bitirseydi."
28- "Malım bana hiç bir yarar sağlamadı."
29- "Saltanatım da yok olup gitti."
30- (Allah şöyle der:) "Onu yakalayıp bağlayın."
31- "Sonra onu cehenneme atın."
32-"Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun."
33- "Çünkü o, azamet sahibi Allah'a iman etmiyordu."
34- Yoksulu doğurmaya teşvik etmiyordu."
35- "Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur."
36- "Kanlı irinden başka bir yiyeceği yoktur."
37- Onu günahkarlardan başkası yemez." (Diyanet meali)
Din; aklıma geldiğinde, kabullenmek ve ya hesabıma gelen kadarına uymak gibi bir lüksümün yoktur.
Nasıl yaşayacağımızı, yiyeceğimizi, içeceğimizi, evlenmemizi, malımızı, uykumuzu... en ince detayının kişinin güç ve kuvvetine göre din tarafından belirlendiğidir.
Vaki'a suresi, 41-57 ayetleri (Diyanet meali);
41-Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!
42,42,44- "Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!
45- Çünkü onlar, bundan önce (Dünyada varlık içinde) sefahate dalmış ve azgın kimselerdi.
46- Büyük günah üzerine ısrar ediyorlardı.
47- Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha dirilecekmişiz?"
48-" Evvelki atalarımız da mı?"
49, 50- De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli vaktinde toplanacaklardır."
51,52- Sonra siz ey haktan sapan yalancılar! Mutlaka(Cehennemden) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.
53- Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54- Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.
55- Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56-İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleri dir.
57- Sizi biz yarattık. Hala tasdik etmeyecek misiniz?
Bu ve buna benzer ayetleri okuduğumda Allah'ın emrine uymak her şeyden ama her şeyden daha önemlidir, hata ve günahlardan tövbe edersen, Af edenin O olduğunu bilirim.
Hoca, hacı, şeyh, bakan, başbakan, devlet başkanı, sıradan vatandaş, asi bir kul... her ne ise dünya hayatında kimsenin bir ayrıcalığa sahip olmadığıdır.
"Ömrümün sonunu hayır üzerine geçirmeyi" "İman ile, Allah huzuruna gitmeyi" "Son nefesime kadar Allah'ın azap ve affını unutmamayı" kendime prensip etmeye çalıştığımdır.
İnşikak suresi (Diyanet meali), 21- 25;
21-Onlar Kur'an okunduğu zaman zaman secde etmiyorlar.
22- Daha doğrusu, inkar edenler (Kur'an'ı) yalanlıyorlar.
23-Halbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını çok iyi bilir.
24-Öyle ise sen onlara elem dolu bir azabı müjdele!
25- Ancak iman edip de salih ameller işleyenler başka. Onlar için bitmez tükenmez bir mükafat vardır.