İnsanlar genelde bir arada yaşarlar.
Bir arada yaşayan insanların huzurlu olabilmeleri için toplumsal kural ve kaidelere ihtiyaç duyulur.
İlk insan ve peygamber olan Hz. Adem(as) din vasıtasıyla kurallar koymuş ve bu kurallara uyulmasını nesline emir etmiştir.
Zamanımıza kadar gelen beni Adem çoğalmış günümüzde sayısı milyarları geçmiş, metropol, büyük şehir, şehir, kasaba...
Ve benzeri yerlerde bir arada yaşar olmuşlardır.
Toplumun zaruri ihtiyacı olan ulaşım ve araç kullanımlarında, trafik dediğimiz bazı kurallar ortaya çıkmış ve bunlara uyma zarureti hâsıl olmuştur.
Trafik kurallarına uymak farz olmasa da oluşacak kazalarda, kurallara uyma hususunda kusurlu olanlar dinen mesul ve sorumludurlar.
Oluşacak ölümlerde (Allah muhafaza) kuralı ihlal eden katıl olma durumu söz konusudur. Maddi hasar ve yaralanmalar da da dinen sorumlu olacağıdır.
Ceb-ı mesalih yani fert ve toplumun yararını sağlama ve def-i mefasid yani toplumun zararını önleme İslam'ın gözettiği gayelerden biridir.
Zarurati hamse denilen din, Can, akıl, nesil ve mal güvenliği sağlama konusunda İslamiyet önem vermiştir.
Trafik kuralları da, can ve mal güvenliği açısından çok önemlidir
Uzun araştırmalar ve deneyler sonucu ortaya çıkan trafik kuralları; insanların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir.
Bu kurallara uyulmadığı zaman kul hakkını ihlal, meydana gelecek kazalarda ölümleri ve büyük malın zararlar oluşur.
Sadece ülkemizde yılda bine yakın insan trafik kazalarında ölür ve milyarlarca lira zarar görür.
Yine "câri adet bab eki şeriati ye" yani toplumda kabul görmüş ve toplumun yararına olan bazı kurallar fıkh'a aykırı değilse o da fıkhın bir kuralıdır.
Özellikle şehir içi trafiği veya şehirler arası karayollarında trafik kurallarına uymak kul hakkını riayet ve dinen kader'in Hayır yönünü istemek yani doğru olanı yapmaktır.
Trafik kurallarına uymama ise kul hakkını çiğnemek kaderin şer tarafını talep etmektir.
Mal ve Can güvenliğimiz için trafik kurallarına uyalım uymayanları da uyaralım.