Yakın bir geçmişte attığı twiitler, vermiş olduğu yaptırım demeçler, aslında özbenliğinin ne de çok sıfır noktasına yıldırım ve şimşek hızıyla yaklaştığının ispatı ve belgesi olmalı.
Bu sarhoş kovboy ne yapmak istiyor?
Aslında istedikleri çok net ve ortada.
Ancak tüm istekleri, gayri yasal, gayri medeni.
İstekleri, hiç de şık olmayıp, Dünyanın nefretini, kinini, Amerika’nın üstüne çekiyor.
Bunu Amerikalılar nasıl anlayamıyorlar?
Tehditkâr ve şantaj dolu bir dil, insanlıktan ve uygarlıktan uzak bir paket, iğrenç yaptırımlar, adeta hırsızlık niteliğinde olan istekleri, sanırım kendisinin ayaklarına dolanacak ve sonunda İsrail’e kaçıp sokakların çöpünü silecek hale gelecek.
Böylesi tavır ve istekleri olan bu zavallı adamın, bu saatten sonra ben iş adamlığından da ciddi ciddi şüphelenmeye başladım.
Bu nasıl iş adamı?
Nasıl insan?
Nasıl Başkan?
Tüm etik değerlerini İsrail’e kaptırmış, adeta onlara çalışıyor, emirlerinden asla çıkmıyor.
Güya Amerika’nın Başkanı.
Belli ki bizleri yani Türkleri tanıyamamış.
Uzaktan ve kulaktan duymalarla bize not veriyor.
Eğer komşu ülke olsaydık, topraklarını işgal edip kendi topraklarımıza katalım diyecektim ki binlerce km uzaktayız.
Ne yazık ki bu sarhoş ne dediğini bilmiyor.
Oraya kaçan kaypak FETÖ’cüler, adamı gaza getirip, sanırım yanlış bilgilerle donatıyorlar.
Bu saatten sonra Amerika’ya karşı yaptırımlar uygulayıp, bizdeki tüm üslerini kapayıp, onları def etmeliyiz.
Mallarına karşı yaptırımlar koymalıyız.
Teröre verdiği destek ve silahlardan ötürü onları da terörist emperyalist Devlet sınıfına koymalıyız.
Asla geri adım atmaksızın, her tür şartlar altında kendi ülkemizin siyasi, coğrafi, iktisadi yararlarını ve yarınlarını korumak adına savaşmak gerekiyorsa savaşmalıyız.
Ama eninde sonunda kaybeden onlar olacak.
Ağzının payını vermeliyiz.
Dolarlarını da kullanmayalım.
Olabildiğince uzak duralım Dolar’larından.
Mutlak çok değişik alternatifler vardır.
Masada bize en uygun seçenekleri akıllıca değerlendirebiliriz.