Yıllar önce bir film izlemiştim ve beni gerçekten etkilemiş olduğunu şimdi düşününce farkettim.
Adını hatırlamadığım filmde başrol olan Virgo karakteri hayatının önemli bir kararını verirken film başlayalı beş dakika olmuştu ve ben sıkılmıştım bile.
Sebat ettim ve filmi bitireceğim dedim.
Virgo hayatı hakkında bu önemli kararı verirken hayata dair neredeyse hiç bilgisi yoktu.
Ve en önemlisi farkında olmak ne demek bilmiyordu.
Aslında Virgo bu kararın çok önemli olmadığını düşünüyordu.
Fakat önemsiz tercihler, çok önemli sonuçlar doğurabilir, ne yazık ki o henüz bunun farkında değildi.
Ve nihayet Virgo, o an için doğru yaptığını zannederek bir tercih yapmıştı ya da yapmak zorunda kalmıştı. Zannetmek insanın kendini gönül rızasıyla ateşe atmasıydı halbuki. Bilmediği yerden gelen o bilinmezlik, geçmişte esir bırakacaktı Virgo'yu.
Yüzde bir oranında daha iyi ya da daha kötü bir karar almak o anda önemsiz gibi görünse de yaşamı oluşturan zaman diliminde bu tercihler kim olduğumuz ve kim olabileceğimiz arasındaki farkı belirler. Film, Virgo'nun bunları hiç bilmediğini ve bu yanlış tercihin Virgo'yu nasıl acı bir çukura sürüklediğini gösteriyordu. Virgo'nun sadece şimdiye dair değil, gelecek hakkında da kaygıları giderek artıyordu. Ve Virgo, kötü tercihler mi yaptım? Bu derdi başıma ben mi açtım, diye çok derin düşüncelere dalmıştı. Virgo aslında tercihler yapıyor ama tercih yapan kişi olmayı reddediyordu. Acı çektiğini biliyor ama yanlış şey için acı çektiğini bilmiyordu!
Sürekli benim burada ne işim var, deyip durmaya başlamıştı. Sanki bir labirentin içindeymiş ve kaybolduğundan eminmiş de, her bir dönemeci kendi yarattığı için bu tamamıyla kendi suçuymuş gibi hissetmeye başlamıştı. Virgo adeta hangi yolun daha doğru olduğunu düşünmekten bıkmış ve çılgınlar gibi bir çıkış yolu bulmayı deniyordu. Ama Bulamıyordu, kayboldukça kayboluyor, düştükçe düşüyor, battıkça batıyordu..
Bu böyle gitmeyecekti tabiki Virgo bunun için hep bir çıkış yolu arıyordu yalnız bu yolu araken yine çok acı çekiyordu, varmak istediğin yere ulaşmanı istiyorum Virgo. Ama sanırım hâlâ bilmiyorsun, yol kimseyi bir yere götürmez. Yoldan çıkmalısın, istediğin yere varmak için.
Virgo denemeye karar vermişti ne olursa olsun deneyecekti. Başkası tarafından çizilmiş bu labirentte, kendine ait bir çıkış yolu arayacaktı. Artık sahiden suçlu olan kader miydi, yoksa yaptığım tercihler mi, diye düşünmeyi az da olsa bırakmış ve kararından en az hasarla dönebilmek için yeni yollar aramaya başlamıştı.
Virgo gerçek mutluluğunun başlaması için başka bir yol denemiş, dilek ve umutlarının yeni hayatında gerçekleştiği şimdiye kadarki en büyük dönüm noktasını bulmuştu. Ama Virgo çektiği acılarla güçlenmişti bu yüzden beklentinin zevkini duya duya avutma gücüne sahipti ve kendini şimdilik başka hayal kırıklıkları için de hazırlamıştı.
Yolumu buldum, diye düşünüyordu, ağaçlara, göğe, suya, hatta gördüğü her şeye bakarken. “Bekledim! O kadar yıl sabırsızlık, ruhsal çöküşler, kaybolmuşluk hissi, suçluluk! Çok uzun süre bekledim, ama hepsi karşılığını buldu." diye düşünüyordu.
Ah, yaşamın büyük sırrı, o yolu Virgo'ya böyle çekici, tutkulu, güzel kılan bilinmezlik miydi yoksa sadece inanmak mıydı? Hayata biraz daha tutunmak için.
Ama insan ne yapmak istediğini biliyorsa ve sebat sahibiyse, istediği şeylerin önemli bir kısmını yapabilir. Bu durumda hiçbir şey bahane olmaz, tersine bir fırsata bile dönebilir. Vee hayatta önemli olan sadece ne istediğini bilmek değil. Bir başka önemli nokta da nasıl isteyeceğini bilmek.. Görüyorsunuz ya belki de Virgo ne istediğini ve nasıl isteyeceğini öğrendi. Ama öte yandan da istediği şeyi sonuna kadar yaşama cesaretini gösterdiği için, doğru bir hayat yaşadığına da inandı ve mutlu oldu. Cesaret de önemliydi, inanmak kadar ve diğerleri kadar.
Peki ya Virgo'yu buraya getiren en önemli etken neydi, diye düşünüp durdum. İnanmayacaksınız belki ama kalkıp bu filmde aklıma takılan bu soru için maddeler yazdım. 63. maddeye geldiğimde bu etkenlerin sonunun gelmeyeceğini düşünüp yazmayı bıraktım ve uzaktan duruma bir kaç dakika baktım, tek bir şey gördüm. Virgo'yu o karanlık çukurdan çıkaran şey "öğrenmek"ti.
Biz bazı önemli olayları talihe, rastlantıya bağlıyor, onları yaşamımızda birer dönüm noktası olarak görüyoruz; oysa, biz bu olaylara hazırlanmış olmasak, bu tür rastlantılar hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Daha bilinçli olduğumuz takdirde, bu rastlantıIar bize daha da büyük mutluluklar getirebilir. Bütünüyle uyanık, bütünüyle bilinçli bir kimse, her şeyin bir anlam taşıdığını bilir. Öğrendikçe de her durumun yalnızca kendi öz yaşamını değiştirmekle kalmadığını ve tüm dünyayı etkilediğini de bilir.