3. Dünya Ülkeleri diye adlandırılan kalkınmamış veya kalkınma süreci devam etmekte olan ülkelerin ekonomileri oldukça kırılgan olup, olaylardan çabuk etkilenirler.
Para birimleri, kalkınmış ülkelerin ve global piyasaların etkisinde kalarak, basit bir eylemden negatif etkilenerek değer kaybeder.
Toparlanması zaman isteyen bir süreç alır.
Arz ve talep ilişkisi ekonominin, iktisadın çok önemli parametrelerinden en önemli faktörler arasında olsa da tek başına önlem açısından yeterli bir faktör değildir.
Merkez Bankaları bu süreçlerle ilgili uzun ve kalıcı tedbirler ve önlemler alırlar. Almalıdırlar. Ancak akılcıl politikaların yanı sıra üretim, ağır sanayi export-import dengeleri döviz de katalizör rol oynar.
Mali politikalar anlık, günlük politikalar asla değildir.
Kalkınma süreci devam eden ülkelerin almaları gereken en önemli faktörlerin başında dışa bağımlılıktan kurtulma ve kendi kendine yetinme ilkesidir.
İhracatla ithalat arasındaki makas genişledikçe kar-zarar bilânçoları büyük farklılıklar arz eder.
Örneğin döviz rezervleriniz yeterli olmayıp az miktarda ise üstelik ihracatınız ithalatınızdan çok düşükse döviz açığınızı ve para biriminizin değer kaybetmesini nasıl önleyebilirsiniz?
Yağmakta olan yağmurdan bardakla su doldurup su seviyesi diplere çekilen barajlarınızı doldurabilir misiniz?
Girdi-çıktılar bilimsel trendlerle dengelemese, çıktılarınızın devasal boyutlara varması, cari açığınızın büyük meblağ oluşturacak rakamlarda olması ekonomiyi olumsuz olarak etkilememesi mümkün mü?
Ağır sanayiye geçememiş olmanın sancıları, ekonomiye olan domino etkisi hiç de yabana atılacak bir faktör değildir.
Bu arada üretimi de yabana atmamalıyız.
Tüketen toplumu mu? Üreten bir toplum mu?
Demografiyi rayına oturtmanın üretim ile tüketim endeksleri uyum içinde olması gerekmez mi?
Üreten, ağır sanayi’ ye geçmiş, yüksek teknolojiden maksimum boyutlarda yararlanan ülkelerin para bilimlerini, borsalarını gözlemlerseniz farkı fark edeceksiniz.
Teknoloji’yi, enerjiyi üretenlerle satın alan ülkeler aynı konumda olabilirler mi?
Dış borçlar önemsiz mi?
Üstelik üreten bir toplum değilseniz, siyasi, iktisadi ve daha birçok konuda lokomotif olmayıp vagonsanız, dışa bağımlıysanız para biriminizi yüksek seviyede tutamazsınız, dış güçler çeşitli manipülasyonlarla istedikleri gibi oynar seviyeyi onlar belirler.
An itibariyle şu günlerde TL’nin döviz karşısında kaybettiği değer örneğinde olduğu gibi.
Volkanlar, yanardağlar, büyük yangınlar kırılmalar kovalarla taşınan sınırlı sularla söndürülemez.
Ekonomist orijinli bir köşe yazarı olarak mali ve kalıcı ekonomi politikalar bilimsel çözümlere muhtaçtır diye düşünürüm.
Bu konuda Merkez Bankasının alacağı her türlü tedbir ve mali politikalara rağmen TL’yi korumak yeterli olmayabilir.
Dünyaya entegre olmak, dahili ve harici barışçıl politikalar üretmek, üreten toplum olmak ve ağır sanayi’ye geçerek dışa bağımlı olmaktan çıkmak olmasa olmazlardandır.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.