Eğitimde sistem, ciddi ve önemli olmasına rağmen bir türlü oluşmadı.
Düzensizlikler ve başıbozukluklar öğrencilere, öğretmenlere ve velilere olumsuz yansımaktadır.
Yeni göreve başlayan hükümetlerin eğitim sistemini değiştirmesinin yanında her yeni Bakanın bile sisteme müdahale etmesi eğitimi yap-boz oyununa çevirmiştir.
Sınav sistemleri, eğitim metodu ve müfredatın çok sık değişmesi beraberinde yayınların ve önceki sistemle yetişen insanların israfı sonucunu doğurmaktadır.
Defalarca yazı yazdığımız konulardan biri de; İlkokul öğrencilerine ücretli hafta sonu kursları verilmesi idi.
Yönetmelik gereği verilmemesi gereken kurslar niçin verilmekte idi?
Kendi yayınladığı yönetmeliğe kendi uymayan Milli Eğitim için neler söylenebilir?
Eğitim sistemi de maalesef Kapitalizmin çarklarından bir çark olmuş. İdealist olması gereken öğretmenlerin (hepsini kastetmeden) paraya tamahlarından dolayı öğrenciyi ve veliyi sömürmeleri eğitimi anlamsızlaştırmıştır.
Ortalama gelirleri iyi olmasına rağmen ek iş yapmaları, hafta sonu kursları açmaları, özel ders vermeleri, kendi kulvarları dışında işlerle uğraşmaları esas işleri olan eğitime eğilememelerine neden olmaktadır.
Eğitimle ilgili dershaneler için de bir şeyler söylemek gerekirse; aslında dershaneler bir sebep değil bir sonuç idi. Mevcut sınav sistemi de dershaneciliği zorunlu kılıyordu.
Dershaneler iyi veya kötü bir sistem içinde yürüyordu.
Devlete vergisini veren, belirli bir sistemi olan, belirli yayınları takip eden ve orta gelir seviyesine sahip işçi ve memurun çocuğunu gönderebileceği bir eğitim merkezi idi.
Dershanelerin şu veya bu sebep ile kapanması beraberinde bazı sorunlar getirdi.
Öncelikle birçok gayrı resmi kurs v.s açıldı.
“Merdiven altı” diye tabir edilen bu tür yerlerde kontrol yok, sistem yok, müfredat yok, düzen yok.
Tabelalı, Tabelasız; ruhsatlı, ruhsatsız; vergili, vergisiz açılan bu tür yerlerin verilen hizmete göre aldıkları ücret çok yüksek. Ancak oluşan boşluktan istifade ederek mantar gibi türemiş durumdadırlar.
Genellikle Milli eğitim kadrosunda çalışan öğretmenler iyi bir ek gelir elde etmek için bu işi yapmaktadırlar.
Mesai dışında etüt merkezi, kurs v.s. adı altında genellikle bir apartman dairesini kiralayarak bu işi yapan öğretmenlerin yeterliliği ise hiç kimse tarafından sorgulanmamaktadır.
Diğer taraftan kendi evinde özel ders verenlerin ise haddi hesabı yoktur.
Eğitimde fırsat eşitsizliğinin oluşmasına vesile olan bu tür durumlar zenginlerin fakirlerin önüne paraları ile geçmesine neden olmuştur.