Eğitim de sorunlar bitmiyor. Nasıl bir nesil yetiştireceğimiz konusunda kafamız karışık.
Milli Eğitim müfredatının Ortaöğretim kurumlarının amaçları belirleyen 7. maddesinde eğitim: “Öğrencilerin bedenî, zihnî, ahlâkî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştirmeyi” amaçladığını belirtir.
Öğrencilerin bilhassa “bedenî, zihnî, ahlâkî, manevî” eğitim ile “çağımızın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatarak geleceğe hazırlamayı,” hedeflediğini söyler. Ayrıca “Demokrasi ve insan haklarına saygılı olmayı,” ister.
Yine Milli Eğitimin Altıncı şurasında “Halk eğitiminin başlıca gayeleri” başlığı altında “Ahlak terbiyesi ile hak, iyilik, doğruluk, ruh ve beden temizliği,”nin üzerinde durulmuştur.
Peki “Öğrencilerin bedenî, zihnî, ahlâkî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştirmesi” nasıl gerçekleşecektir?Bunu eğitim sistemimizin hangi ilkeleriyle sağlayacağız?
Bu konuda eğitim sistemimizde yeterli çalışma yoktur.
İlkokulu bir tarafa bırakacak olursak,orta öğretim ve lise müfredatlarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi haricinde hiçbir ders “ahlâkî, manevî eğitime” yönlendirecek bir eğitim ortaya koymamaktadır.
Dolayısıyla eğitim sistemimizde “Atatürk’ün ilke ve inkılapları” haricinde verilen ahlaki ve manevi bir eğitim yoktur. Ki bu ilkelerde sadece yönetimsel ilkelerdir.
Okullarımızda maalesef son demlerde ahlaki sorunlar çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu konuda toplumun hemen hemen her kesimi şikayetçidir.
Ahlak; neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir. Bu terim genelliklekültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların (öznel olarak) çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılmaktadır. (Sözlük)
Dolayısıyla çağımız eğitim sisteminde ortaya konulmuş ve uygulanması gereken bir ahlak sistemi yok gibidir.
Ahlaklı olmakla ilgili doğruluk, dürüstlük, saygılılık, edeplilik, terbiyelilik, hadlilik ilkeleri yerine getirilememekte veya az yerine getirilmekte bunun aksine yalancılık, sahtekarlık, bencillilik, hadsizlik, hırsızlık, yüzsüzlük, edepsizlik, hayasızlık, arsızlık, kendini bilmezlik, iftirave yalancılık gibi özellikler bir çığ gibi büyümektedir.
Bu rahatsızlık toplumun her kesimini sarmıştır.
Bunun çaresi tabi ki temelde ilkeli ve karakterli insan yetiştirmekten geçmektedir.
Bilhassa eğitim ve öğretim sistemimizde bunlarla ilgili toplumsal ilkeler tamamen gözardı edilmiştir.
Konu ile ilgili temelli ve esaslı bir çalışma yok denilecek gibidir.
Bir matematik dersi veya bir edebiyat dersi gibi davranışlarımızın yanlışları ve doğrularınıölçme ve değerlendirme ile ortaya konamaması ve bu konuda mükâfat ve ceza gibi bir yaptırımın olmaması maalesef toplumundan kopuk bir neslin oluşmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak eğitim ve öğretimimizdesistemimizde çocuklarımızın geleceği için ahlaklı, erdemli, doğru sözlü, yalan ve iftiradan uzak, edepli, hayalı ve iffetli bir toplumun oluşması için elbirliği ile bir çalışma yapmamız gerekmektedir.
Bu sadece sendikalara bırakılacak bir çalışma değildir.
Aynı zamanda bu konuların karşılıklı tartışma ortamı oluşturmasına, grup, kesim ve sendikalar arasında tartışma ve çatışması konusu olmasına da müsaade edilmeyecek kadar önemlidir.
Ülke aydınlarının elbirliği ileahlaklı ve erdemli bir toplumun oluşması için ortak hareket etmesi gereken bir alandır.