Toplum ve insandır. Toplumun eğitimi insanın eğitimi ile mümkündür.
Bu da maddiyat ve maneviyat temeline dayanır.
Toplum; insan, din teknik, değer ve çıkar, felsefe ve hayat ile hakikat ve gerçeklik kavramları üzerine kuruludur.
Eğitim ve öğretim birbirinden ayrılmaz iki unsurdur. Eğitim ve öğretimi toplumsal ve insani ayıran şey çokluktur.
Bu da en güçlü etken ve belirleyici özelliktir. Eğitim ve öğretimde öğretmen biçimsel faktördür.
Manevi değerlerin belirgin hale geldiği toplumlarda insani unsur ön plana çıkarak kudret ve çıkar ikinci sıraya gerilemiştir.
Eğitim ve öğretimde orta ve yüksek olarak iki hedef gözetilmiştir.
Ortaöğretim; çocuğa kültürel esaslı, toplumsal hayatın insani ve genel meselelerine alıştırma, okuma, yazma, görgü kuralları vs.
Burada eğitim ve öğretimin aracı olan öğretmenin ideolojik yapısına göre şekillendirilmekte. Ailelerin anlayış ve algısına ters durumlar ortaya çıkmakta.
Örneğin aile tevhidi yaşam tarzı olarak benimsemişse, öğretmen tağutu çocuklara benimsetme gayretine girmektedir.
Bu da çocuklarda inançta, ahlakta tenakuz oluşturarak, şahsiyet bunalımına sebep olmaktadır. Eğitim ve öğretim ana hedefinden saparak, ruhsal ve toplumsal ihtiyaçlara cevap vermekten uzaklaşmaktadır. İnsani ve toplumsal değerlere karşı şahsiyet oluşmaktadır.
Bireycilik ön plana çıkarak toplumsal gerçekten uzak, kaos ortamı oluşmakta.
Toplumun hedefi birlik ve beraberlik ten uzaklaşarak, çatışma ortamına dönüşmektedir. İnsan insanın kurdu haline gelmektedir.
Oysa insan her halükarda toplumsal bir varlıktır. İnsan yaratılış gayesinden uzaklaştırılarak, ruhsuz, köksüz, ölçüsüz, alelade bir varlığa dönüştürülmektedir.
Bunun adına da Liberalizim denilmektedir.
İdeal olan toplum; düzenli muti, muhafazakâr, mutaassıp, çalışkan, tecrübeli, mutedil unsuru sağlayan, Allahın mesajına göre şekillenmelidir.
Çeşitlilikten ziyade birlik, Bidatten ziyade gelenek ve değişkenlikten ziyade tabii olana dayanmalıdır.
Günümüzde bu yapıyı topluma taşıyacak dehalar kenarlarda, bu yapı ile ilişkisi olmayanlar iş başındadır. Bu döngüyü kırmak toplumun gerçek eğitim ve öğretime yöneltmek önceliğimiz ve aciliyetimiz olmalıdır.
Gerçek eğitim ve öğretimin temeli İslami anlayışa göre şekillenmelidir. İslam eğitim ve öğretiminde teorik ve pratik olarak dini ilimler ile din dışı ilimler olarak ayırım söz konusu değildir. Bu ayırım batı kültürünün mahsulüdür.
Yeni bir ıstılahtır.
Meşrutiyet sonrası döneme aittir.
Peygamber mescidinde kimyanın en büyük âlimi imamı sadık ders havzasında yetişmiştir. İslami eğitimi günümüz eğitimden ayrılan özelliği; ilmi, maddiyatı, hayatı ve ,ihtiyaçları hedef olarak görmez. Tevhit dünya görüşü insancıl ideoloji temelinde ve dünyanın yaratılışının, insan fıtratını takip ettiği ana yön esas alınarak oluşturulmuştur.
Böylece İslam; ne maddiyatı reddeden doğulu ve dine dayanan idealist ekoller gibi ve ne de materyelazime ve ekonomiye dayanan komünist ve kapitalistler gibidir.
İslam: kökü yerde dalları gökte olan bir ağaç niteliğinde ekoldür.
Kur’anın planını verdiği Hadid Suresi 25. Ayetin kodladığı kitap, terazi ve demir in anlamlandırdığı bir ümmet oluşumunun ve sonuçta eğitim ve öğretimin temelidir.