Seçimlere yakın zamanlarda bir kısmı muhafazakar veya dindar kesimin gündeme getirdiği ve seçmen üzerinde etkili olan ehvan-i şer söylemi.
Aslı Arapça olan bu kelimenin bir manasında kötünün iyisi olduğudur.
Bu kesimlerin Siyasi Partilerin tamamını şer/kötü kelimesi ile hakaret edip taraftar oldukları Parti'nin bu kötüler içinde iyisi olduğunu ustalıkla anlatma metodudur.
Peki doğrumudur?
Dürüst olmak gerekirse hayır.
Çünkü bu söylem aslına binaen değil, muhatabı etki altına almanın siyasi bir manevrasıdır.
Özellikle "biz siyasete karışmıyoruz, siyasette işimiz olmaz, amma ehvan-i şer olan şu kişi/Parti'ye oy vereceğiz" demeleri, siyasetin kralını, takkiye yaptıkları ve gerçek yüzlerini/iki yüzlü olduklarını başarıyla gizledikleridir.
Oysa ehvan-i şer gerçek manada kullanılsa İslam'ın şer/münker dediği ile mücadele söz konusu olsa, doğru bir tespit ve faydalı bir çalışma olur.
İslam'ın gayesi, Müslüman’ın amacı ve hedefi birilerini başkan yapmak, iktidara getirmek değildir. Sadece münker/kötülüklerle mücadele etmektir.
Geçmişi analiz etmek, gelecek hakkında fikir beyanında bulunmak ve seçimlerde bunu beyan etmektir.
İbni Ömer (Ra) rivayetle
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur...
Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.”(1)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem toplama karşı ilk sorumlu olanı Emir'i (iktidar/devlet reisini) göstermiştir.
Hayır(iyi), Ehvan-i şer ( köyünü iyisi) Eşeddi şer (kötünün en şerlisi) tespiti için vicdanimizda bir terazi kurulmalıdır. Gelecek değil de geçmişin muhasebesi yapılmalıdır.
Şu bir gerçek ki ülkede tek başına iktidar olan, anayasa, yasa değişikliği yapan ve ülkeyi on yeddi yıldır idare eden bir parti ve onun lideri var.
17 yıllık icraatlari, toplum içindeki manevi değerlerin ne durumda olduğu, bağımsız ve objektif olarak gözden geçirilmelidir.
İktidarın güzel icraatları; Türban, Kur'an kursları, diyanete yönelik bazı iyileştirmeler ve dindar kesimin bir nebze de olsa rahat nefes alması yasal olmasa da(gönül isterdi ki yasal olarak da yapılsaydı) uygulamada yaptıkları bu güzel icraattalarini terazinin bir kefesine konulmalıdır.
Buna mukabil AB ile uyum yasaları çerçevesinde; örfümüze, geleneğimize, ahlak ve dinimize uygun olmayan yasal düzenlemeler.
Boşanmaların artması, aile içi şiddet, ahlakı çöküntü, İslam'a uygun olmayan kadın erkek ilişkilerindeki artış, türban takıp tesettüre uymayanlarin sayisinin artışınıda öbür keseye konulmalıdır.
Tanıştığım birisi "Hocam ne günlere kaldık, namus ne kadar değersiz olmuş?" Ben "nasıl?" Diye sorduğumda bir park adını vererek kadın/erkek ilişkisini anlattı.
Çok üzücü bir durum.
Bundan yirmi yıl önceki Diyarbakır'ın bayan/erkeklerin, ahlak ve namus değerleri ile günümüz gelinen durum.
Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer bir çok kentlerde de ahlak dışı (İslam'ın şer/münker dediği) ilişkiler Diyarbakır'dan daha beter bir hâle geldiğir.
TV ve dizilerde bu tür yaşamın cazip hale geldiği de unutulmamalıdır.
İçki tüketiminin artması, uyuşturucu kullanımının küçük yaşlara inmesi, içki fabrikaların çoğalması da bilinmelidir.
Allah ve Resulü ile savaş (bakara suresi 278-279 ayetleri) manasına gelen faiz'in artması, her köşede banka ve matiklerin çokluğu, 149 bin 719 bin mudinin 1Tirliyona yakın bankalarda parası olması da bir gerçektir.
İşsizlik, ahlaki çöküntü, adalete olan güvenin azalması, camilerin boş olması, iman hatiplerin öğrenci bulmaması...
Hadis İnkarcilari, deizim, sünnet inkarı, bir birine kin besleyen cemaat ve tarikatlar...
İşte ülkenin içinde bulunduğu veya geldiği durum.
Ehvan-i şer denilecekse bunlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
İyilikler; terazinin bir kefesine konulurken diğer tarafada bunlar yanı münkerler konulmalıdır.
Muhalefet denenmeden "Ehvan-i şer" deyip İktidara destek vermek ne kadar doğru?