Bu da nerden çıktı? ‘Ercan Atay kafayı mı yedi’, dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü yıllardır tanıdığınız Ercan Atay, bu güne kadar böyle bir yazıyı kaleme almadı. 40 yıldır bu memlekette gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Sanıyorum, bu 40 yıl içerisinde bu kentin büyümesinde ve gelişmesinde az da olsa emeğimiz olmuştur. Nasıl bir gazetecicik yaptığımızı zaten bilenler biliyor. Kimseye eyvallah çekmediğimizi, gerçek habercilikten taviz vermediğimizi herkes biliyor. Zaten eyvallah çekseydik, kimileri gibi katlarımız, sıra sıra arabalarımız, bankalarda paralarımız olurdu. Ama maalesef bir gazetemiz var ve bu gazeteye 5 kişi ortağız. *** Şimdi bunları niye yazıyorum; Efendim sosyal medyayı takip edenler biliyordur. İki gündür, Sayın Vali’ye sahip çıkanlar olduğunu gördük. Yeni trent yalakalıksa, ben de bu trende uyup ‘yalakalık’ yapmayı deneyeyim dedim. Esasa gelince; Yaşamı boyunca aklı, kalbi ve beyni aynı anda çalışan biriyim. Doğru bildiğim ve aklımın erdiği yoldan çıkmadım. Ama gördüm ki, ben yanlış yoldayım, çünkü devir, yalakalık devriymiş ve bu devrin insanı olmayanlar kaybetmeye mahkûmmuş. İşte bu yüzden son 2 gündür Vali Beye yalakalık yapan yapana. Hiç ummadığım ve beklemediğim kişiler ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri “sayın valimizi yedirtemeyiz, sayın valimiz yalnız değildir, sayın valimiz bizim değerimizdir” twitleri atıyor ve sosyal medyada ilgili yerleri etiketleyerek paylaşımda bulunuyorlar. Hiç ummadığım ve beklemediğim dedim ya işte işin tuhaflığı orda. Çünkü bu twitleri atanların birçoğu, birebir görüşmelerimizde sayın vali hakkında atıp tutanlardır. Sayın vali hakkında arkasından söylemediklerini bırakmayanlardır. Kimse sakın paniğe kapılmasın, kimsenin adını buradan yazmayacağım ancak gün gelir de Sayın Vali bu isimleri bilmek isterse bildiklerimi de gizlemeyeceğim. Bu kişilerin birçoğunu zaten tanıyorsunuz, önemli (!) sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, önemli (!) siyasetçiler ve bazı gazeteciler. ... Sayın Vali’m; Öncelikle basın sektörüne yıllarını vermiş biri olsak da zaman zaman istemeyerek hatalar yaptığımızı kabul ediyorum, herkes gibi. Sözcü Gazetesi’nde şahsınız hakkında maskesiz fotoğraf çektirdiğiniz, İl Emniyet Müdürümüz hakkında ise halay çekerek genelgeyi deldiği yönündeki habere ilişkin bildiklerimi, (malum randevulara kapalı olduğunuz için) buradan paylaşmak isterim; Gazi Eren Erken, aile dostudur. Ben de o düğüne davetliydim. Düğün töreninde sizin ve sayın emniyet müdürümüzün duruşunuzu, takı takarken ve halaya katılırken ki nezaketinizi yakından gördüm. Düğün törenini “Köroglu Kıraç, gazi düğününde halay çekti” başlığı ile haberleştirdim. Düğün töreninin, koranavürüs tedbirleri kapsamında yapıldığını da haber metnine özellikle belirttim. Haberi hazırlarken Allah şahittir, en ufak bir art niyet beslemedim. Ayrıca bugüne kadar emeğimin olduğu hiçbir gazete sayısında art niyetli haber yapmadığımın da yeminini edebilirim. Gazimizi onure etmek için yaptığımız bir haberdi ve tam da tahmin ettiğimiz gibi haberden sonra gazetemizin web sitesi ve sosyal medya sayfalarında olumlu tepkiler alıp yayınladık. Haberden sonraki gün Sözcü Gazetesinden daha önce tanıdığım Mehmet Bey aradı ve haberi kullanmak istediğini söyledi. Haberi ne şekilde kullanacağını sorgulamadan, meslektaşlık bilinci ile müdahale de etmeden haberi kullanabileceğini belirttim. Bu arada Batman’la ilgili sohbet ederken, mesleğimizi hangi zorluklarla yaptığımıza dair sohbet açtı ve bu sohbete dahil oldum. Batman kulislerine hakimdi, duyumlarını aktardı, şaşırdığım şeyler de oldu. Şahsınızla alakalı, Belediye ile alakalı sorduğu birkaç soruya da “bu sorunuzun muhattabı ben değilim, vali beye sorun” yanıtını verdim. Mesleğimizin sıkıntılarını anlatırken, Batman’da çok farklı nedenlerle rahat ve özgür yayın yapamadığımızı anlattım. Takdir edersiniz ki, gazetemize Belediye ve bazı kurumlar abone olmadığını, internet sitemizin bazı kurumlarda yasaklı siteler arasına alındığı söylentilerini uçan kuş da biliyor artık. Bunları da Sözcü Gazetesinideki Mehmet beyede telefon görüşmesinde sitemle aktardım. Sanıyorum 2-3 saat sonraydı, beni tekrar aradı. Gazetemizin aboneliğinin ve reklamlarının kesildiğini haber olarak değerlendirmek istediğini söyledi. Kendisine “vali ya da herhangi kimseler, gazetemize abone olmayabilir, reklam ilanlarını gazetemizde yayınlatmayabilir. Bunu sorun olarak yazmak yerine, gazetemizin kurumlara alınmaması ve internet sitesinin dahi erişiminin engellenmesi ve sansürün yanlış olduğunu yazabilirsiniz” dedim. Bu tür muamelelerin, gazetelerin itibarını düşürdüğünü ekledim. Sansür ve engellemelerin, gazetecilik mesleğini yıprattığı yönündeki düşüncelerimi de ilettim. Nitekim bu ifadelerimi hem katıldığım sosyal medya canlı yayın söyleşilerinde hem de muhattap olduğum sohbetlerde de defalarca dillendirmişimdir. Bu sohbetten sonra Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan haberi, herkes gibi ben de şaşkınlıkla okudum. Sohbetimizde geçen ifadelerin dışında, çok etraflıca ve çok farklı değerlendirmeleri hayretle karşıladım. İyi niyetle yapılmış bir haberin, yıpratıcı ve gerginlik veren bir noktaya ulaşması mutlaka ki benim de hoşuma gitmedi. ... Gelelim bu yazıyı kaleme almama sebep asıl meseleye yani yalakalık twetleri atanlara; Sayın Vali’m Açık ve net olarak ifade etmem gerekirse, twit atanların birçoğunun samimiyet ve dürüstlüğüne inanmayın lütfen. O twetleri yazanların şahsınız hakkında anlattıkları ve söyledikleri halen kulislerde konuşuluyor, belki bir gün bu kavga (!) biterse size bire bir aktarma şansımız olur. Batman bu haberlerle huzursuz olurken, herkes ateşe odun atarak ortalığı kızıştırmak isterken, arayı bulup, su dökerek ateşi söndürmeye çalışanlar olmadı mı? Onlar da oldu. Eski Milletvekilimiz Faris Özdemir, Avukat Murat Çiçek, kanaat önderi Eşref Demir ve Emekliler Derneği Başkanı Hüseyin Ekmen gibileri, sağ olsunlar. Her koşulda sağduyu, Batman faydası ve Batmanlılık çağrısı yapanlar, onlar. Onlara da teşekkür ederim. Her devrin insanı olup, sözü farklı ameli farklı insanlardan Allah sizi ve bizi korusun. Allah, kavga, gürültü ve huzursuzluktan nemalanıp fayda sağlamaya çalışanlardan da bu memleketi muhafaza etsin. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.