Hemen yan tarafta görmüş olduğunuz söyleşi metnine duygu ve yorumlarımı katmadan yazmak, epey bir zor oldu.
Zira duygu ve anlam yüklü bir söyleşiydi. Hızımı alamayıp bazen duygulara doğru yol alsam da, cümlelerimi süsleyip püslemeden metni tamamlayıp başardım.
Söyleşi metnini bitirir bitirmez, bu defa da makale için kolları sıvadım.
Diğer yazarlarımızın makalelerinden ve hemen yan taraftaki söyleşiden anlayacağınız üzere, Cumartesi Buluşmalarında bu hafta Bedensel Engelliler Derneği ve Spor Kulübünü ağırladık.
Kulübün Kurucusu Cuma Çilek, Takım Antrenörü Abdullah Bayram, Bedensel Engelli Genç Kadınlar ve Basketbolcular ise kahvaltıdaki yerlerini aldı.
Tekerlekli sandalye ve bastonlarla gelmişti çoğu. Rampaları kullanarak ulaştılar salonu.
Bir kısmı ise elinden engelliydi konuklarımızın.
Keyifli bir sohbetten sonra sohbetimiz koyulaştı.
***
Cuma Başkan, yıllardın tanıdığım ve 1 önce sene 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde söyleşi yaptığım bir isim. Engellilere yönelik mücadelesini daima takdir etmişimdir.
***
Geçirdiği kaza sonucu sakat kalan 16 yaşındaki İkram’ın adı sık sık geçiyor sohbetimiz sırasında. Engelli bireylere şans verildiği takdirde başarıyı yakalayabileceklerine örnek olarak gösteriliyor İkram. İlk zamanlar soyutlamış kendini hayattan. Engelli vücudundan utanır, kimseyle konuşmazmış. Dernekle tanıştıktan sonra, kendisi gibi engelli ağabeyi-ablaları ile tanışmış, yenmiş bu duyguyu. Potada göz dolduruyor İkram ve Milli Takım’a gitmek için gün sayıyor.
***
Tekerlekli sandalyedeki Mekiye ise ceylan gözlü bir genç kadın. Doğuştan bedensel engelli olan Mekiye, 1 yıl öncesine kadar hayata küsken, dernekle tanıştıktan sonra hayatında bambaşka bir sayfa açmış. Dernekte arkadaşlıklar edinmiş, moral depolamış. “Daha önceden evden çıkmazdım. Kimsenin benimle arkadaş olmak istemeyeceğini düşünürdüm. Ama şimdi çok şey değişti. Benim gibi onlarcası hatta yüzlercesi olduğunu fark ettim. Arkadaşlar edindim. Şu anda zamanımın büyük bir kısmını dernekte geçiriyorum. Çünkü beni, herkesten çok daha iyi anlıyorlar” ifadelerini kullanıyor Melike.
***
Sık sık sitem toplayan tren rayları, Melek’i ise sakat bıraktı. Sere Tabla’da tren çarpması sonucu yaralanan Melek, hayata tek ayakla devam etmek zorunda kaldı. Yemyeşil gözleriyle bakıyor hayata...
***
Doğuştan engelli abi-kardeşi tanıyoruz. Mazlum Çiftçi 16 yaşında. Abisi Mesut ise 24’ünde. Aynı kulüpte basketbol maçlarına çıkıyor Çiftçi Kardeşler. Mesut, sitemlerini dile getiriyor “Bir okulda hizmetli personel olarak çalışıyorum. Çalıştığım okul dahi engelli erişimine uygun değil. Bana, görev yaptığım okulun bahçesinde günde 5–10 dakika nöbet tutturuyorlar. Bu, vücudu sağlam insanlar için belki avantaj olabilirdi. Maaş alıp daha az çalışmak, işlerine gelebilirdi. Ancak benim hoşuma gitmiyor. Belki de başka bir işi yapamayacağımı sanıyorlar. Oysa ben daha fazlasını yapabilirim ve gerçek manada iş yapmak istiyorum” diyor.
***
Engelli bireyler, yollarda, ulaşım araçlarında, okullarda, banka ve kurum binalarında, paklarda ve kaldırımlarda artık engellerle karşılaşmak istemiyorlar. Çünkü onlar engel tanımıyorlar.
Eksik bacağa rağmen potaya top atan İkram gibi...
Onlar kendilerine “yük” muamelesi yapan bütün duyguları hayatlarından çıkarmak istiyorlar. Hayata ortak olmanın çabasını veriyorlar. Peki, siz engel(siz)leri ne zaman çıkaracaksınız onların hayatından?