Engellilerin gönlünün hoş edileceği bir haftadayız.
Dikkat edin, sadece gönüllüleri hoş edilecek diyorum.
Çünkü yıllardır 10 Mayıs Engelliler Haftası, sadece kutlamalardan ibaret geçiyor.
Çiçekler, çoklatalar veriliyor.
Hatta toplu yemeklerde ağırlanıyorlar, birçok kez randevu almakta zorlandıkları makamlarda ağırlanıyorlar.
Basın açıklamaları ile ‘sizi unutmadık, sorunlarınızı biliyoruz’ deniliyor.
Sonrasında ise engelliler tekrar kaderleri ve sorunları ile baş başa kalıyor.
Son 10 yılda engellilerin önündeki bazı engeller kaldırılmış olunsa dahi halen birçok sorunla karşılaşmaktadırlar.
Hazır 10-16 Mayıs Dünya Engeliler Haftası iken ben de engellilerin karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek istiyorum.
Engelliler günlük hayatlarında hem engeller yüzünden hem de fiziki koşullar yüzünden özgürlükleri kısıtlanmış bir şekilde yaşarlar.
Hayatlarında birçok engel var ancak en büyük engel, kendilerine yönelik bakış ve yaklaşımlardır.
Engelliler, kendilerine yük ve sorun olarak gören anlayıştan rahatsızlar.
Engelliler, kendilerine tanınan hakların sadaka gibi verilmesinden ve naz edercesine sağlanmasından rahtsız.
Engelliler özellikle erişebilirlilik noktasında çok ciddi sorunlarla boğuşuyorlar.
Her insan için temel hak olan eğitim-öğretimde ve meslek edindirmede fiziki koşullar ve tanınan imkânlar, engelliler açısından yetersizdir.
Özellikle yoksul engelli bireyler, sağlık problemleri ile karşılaştıklarında çözüm noktasında zorlanmaktadırlar.
Engelliler sosyal yardımlar ve engelli maaşı ile değil üretime katılarak, kamu kurumlarda kendilerine iş olanağı sağlanarak onurlu bir yaşam sürmek istiyor.
Engelliler ‘biz de varız, bizi görmemezlikten gelmeyin, ötekileştirmeyin, küçümsemeyin’ diyorlar.
Her insan gibi topluma faydalı olmak,
Topluma karışmak,
Kendilerine karşı olan yanlış yaklaşımlardan kurtulmak,
Yalnızlıktan kurtulmak istiyorlar.
Engelliler daha çok değer ve saygı istiyorlar.
Kısacası insanca bir yaşam dileyip umuyorlar.
Bunları onlara çok görmemek gerekir.
Daha doğrusu ne istediklerini bilmek ve anlamak gerekir.