Deniz kıyısındaydım, sende değildim
Kendimde değildim esmer manolyam
Nerdeydim? Niçin? gizemlerdeydim bilseydim
Ne sendeydim ne de ben bende olabildim
Evrende yitik bir nokta ve bulunamayan.
Bir hiç bile olamadım esmer manolyam…
Olamadım…
Aşk, yüzlerce yıldır tarifi tam anlamıyla yapılamayan bir olgu, bir his, bir duygular okyanusu.
Yaşanır, yaşatılamaz, anlaşılır, anlatılamaz… Oldukça garip ve tatlı bir acı, bir hastalık ancak ne var ki aşk hastalığına yakalanan hastalar hiç de hallerinden şikâyetçi değiller. Hatta iyileşmek bile istemezler. Hastalıkları onlara sınırsız sonsuz haz ve mutluluk verecek seviyelerde, hummalı bir ruh yangınına kalp sızılarına dönüşmüş olsa da.
Bakmayın sitemlerine, acılar içinde yanıp tutuşan sezernişlerine, aslında mutlu olurlar.
Örneğin an itibariyle şu an saat 03’ü 23 geçiyor ve herkes uyuyorken ekseriyetle bu aşk temalı köşemi halk müziği eşliğinde yazıyorken inanın aşkın harika bir duygu olduğunu onaylıyorum.
Eğer olmasaydı uykularımı feda edip de bu saatte yazar mıydım? yazmaya gayret eder miydim?
Batman Sonsöz okurlarından özür dilemeyi çok istiyorum.
Zira hayli zaman oldu bu temalara dokunmadım yazmadım yahut yazamadım bu yüzden kendimi suçlu hissediyorum
…
Yıllar ve aradan geçen hayli uzun zaman onu unutturamadı.
Öyle bir hale gelmiştim ki artık vazgeçmiştim, hakikatinden. Var olan kendisine, hayaline bile canımı kanımı hayatımı adar hale gelmiştim ya da aşk beni bu edayla terbiye ediyordu.
Oysa nice baharlar eylüller zemheri kışlar geçmişti sevgimizin üstünden.
Onun kod adı bende Esmer Manolyam’dı.
Sesi boyu endamı bakışları yürüyüşü bile beni benden alır başka bir ben yapardı.
Okul çıkışımızda onu uzaktan izler sevgisini adeta hayal ederek gönlüme depolardım.
İstisnasız her gün ona şiirler yazardım aşk mektupları yazardım nezaketle alır okurdu ve inanın gözleri dolardı.
Aldım kendimi karşıma ve mecnun misali
Başladım ben ben ile konuşmaya.
Mehmet Ne? olacak senin bu halin unut gitsin diyen de
Bendim bana ama acı çekerek ve inleyerek
Ve yine fotokopim aslıma olmaz ki o unutamaz onu
Diyordu ağlayarak ne acı değilmi? ağlayan ben ağlatılan ben
Bu yüzden seviyorum leyli siyahları kara gözleri ve geceyi
…
Ne yaparsak yapalım nereye gidersek gidelim izlerden ve içimizdeki harlı ateşlerden yangınlardan kurtulamayız.
Onlar daima bir gölge gibi izlerler bizleri izler. Hatta derin izler iz bırakır ve en unuttuğumuzu zan ettiğimiz zamanlarda bile aslında en çok hatırladığımız zamanlarmış biz bunu zamanla anlayabiliyor fakat anlatamıyoruz.
Hem niçin?
Anlasınlar ki bizleri herkesin Esmer Manolyası var mı? olmalı mı ?
En unuttuğum veya unuttuğumu sandığım bir anda karşıma çıktı talime ze bir yara kabuk bile tutmamış halde kronik aşk hastalığı başladı tabip neylesin bu öykünün bu ruh halinin reçetesi tedavisi var mı?
…
Elime hatıra defterim geçti.
Yazdığı hatıra yine alıp beni o yıllara ve acılara ışınlattı adeta.
Bir şiirle girmişti yazmaya daha önce benim kendisine yazdığım bir şiirle ne garip şiirimin adı da Esmer Manolyamdı.
Bir gün yolunuz bir mezarlıktan geçerse yahut mezarlığın yakınlarından şöyle düşünmek olabilir mi?
Bu kabristan da yatanların tümü ecelleriyle mi?
Öldüler aralarında sevda uğruna aşk uğruna ölenler öldürülenler yok mu?
Olmaması mümkün mü?
Bir şiirimle bitiriyorum.
…
ÖZLEDİM SEN
Acılar ve ayrılıklar ayırmadı bizi ayıramadı
Zamana inat daha çok sevdim sevildim ben
Sakın inkar etmeye kalkma ispatı var
Yüreğimdeki her acı her sancı senin de
Yüreğindeki acıların sancıların yansımasıydı
Öyle olmasaydı yıllar sonra karşılaşırda
Yine ıslak gözlerle seni seviyorum der miydin?
…
Nice sevdalar aşklar var ki yaşanmış ama anlatılmamış kendi mecrasında ağlayan bir çift yüreğin sırrı olarak filiz açmış kimseler anlamadan anlayamadan.
Bu aşklara Seher Yıldızı şahit Sam Yeli şahit Fırat şahit Dicle Ve Nil şahittir onlara bir sorsanız.
Aynı dil’i konuşup anlayabilseydiniz o aşklara şahit şahitleri belki de kıyılarına oturur ağlardınız O Âşıkların Ağladığınca