Batman köy ile şehir arasında kalmış bir kent.
Bazen kimliğini bulamamış diyorum.
Kimi zaman gelişmiş modern şehir havası hissi uyandırır.
Metropollerde sahip olunan imkânlara daha ucuza sahip olabiliyoruz.
Bazen de çarpık ve hızlı gelişme gösterdiği için modernlikten uzak duran bir şehir.
Sıkışırız Batman’da, boğuluruz. Alt yapı sorunları, çevre kirliliği, çocuk işçiler, dilenciler…
İşte Batman, bu ikilemleri yaşıyor yaşatıyor.
Bu şehirde en çok ne var derlerse, inşaat var derim.
Her yer inşat, boş bulunan her alan kazılıyor, temeller atılıyor, binalar dikiliyor.
Hızla büyüdü, her tarafa binalar yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor.
Öyle hızlı tamamlanıyor ki bazen buranın temeli ne zaman atıldı, ne zaman bitti dediğimiz oluyor.
Ama eğer çıkıp kiralık ev ararsanız etrafta kiralık ev yok. Daha da ilginci kiraların almış başını gidiyor olması. Cep yakan cinsten.
Sadece kiralar değil, evlerin dudak ısırtacak fiyatları da beni şaşırtmaya devam ediyor.
Bazen balkonlarında benim görmediğim deniz manzarasını mı görüyorlar diyorum?
Biri bana anlatsın evler Batman’ da mı satılıyor?
Elbette ki arz-talep mevzusu talebi var ki fiyatlar her gün hız kesmeden artabiliyor.
Ama böyle devam ederse inşaat sektörü tepe takla olacak.
İnsanlar ev sahibi olamayacak ya da ev sahibi olabilmek için ömür boyu kredi ödeyecek hale gelecekler.
Turgut Özal Bulvarındaki mağazaların ya da küçücük dükkânların da fiyatları, altınla yarışıyor hale geldi.
İzmir’in kordon boyu var. Bizim de Diyarbakır Caddemiz var. Yalnızca ufak bir eksiğimizle bizim denizimiz yok.
Ama kiralarımızla büyük şehirlerle yarışıyoruz merak etmeyin!
Eğer emlak fiyatları böyle devam ederse ya Batman’a bir deniz yapın ya da bu fiyatları makul bir seviyeye çekin.
Biz de neye neden bu kadar para ödediğimizi bilelim. Hoşçakalın…