Sosyal medyanın bir nevi sanal ama canlı, bir sınırsız sayfa ve bireyler topluluğunun en ve ilk bakışla muhteşem bir iletişim, bir dil insanlar arası anlaşma ve diyaloglar topluluğu.
Bireyden topluluğa akmakta olan teknolojinin ürünü ve eseri.
Kuruluş amacı? Kimler ve niçin kurdular? Neye hizmet ediyor? Nelere etmeliydi? Amatör ruhlu bir köşe yazarı, bir basın mensubu olarak Facebook'u ilk kez yaklaşık 3-5 haftadır yakın planda ve bu sanal dünyaya adeta bodoslama dalarak içine atladım.
İlk verdiğim mücadele boğulmayıp ayakta kalabilmek oldu. Başarabildim mi? Pek emin değilim.
Sabahladığım günler oldu. Araştırdım. İnceledim Potlar kırdım. Hiç bilmemektense azıcık bilir hale geldim.
Facebook'ta gramer ve dil bilgisi yok.
Hızla hatalı yazışmalar çünkü bireylerde sabır sebat yok.
Hızlı, çok hızlı yazışmalar ve dil bakımından hatalar ambarı. Güya bireyler anlıyorlarmış. Zamanla o yapılan hatalar gerçek yaşama da yansıyor refleks güdüsü. Edep ve terbiye, seviye oldukça tartışılır. Konu ve içerik alem içinde âlemler seç, beğen, kız, ağla, muhteşem ve yorumlar bir de gruplar ve emrivaki eklentiler her nevi uyarılara rağmen herkes bildiğini okuyor.
Ticaretten tutun da, sevgili arayan, özelden erotik anlamda görsel ve yazısal çetleşmelerden tutun, satılık, kiralık, otomobil, daire vs. Daha neler neler dolu bir okyanus. Rota yok ,yön yok, kaptan yok. Bana göre çok amaçlı bir proje.
Kullanım tarzı an itibari ile şekil, şema ve içerik bakımından bu milletin karekteristik ve içerik yapısına hiç uymuyor yahut bu millet erezyona uğradı bizler farkında değiliz.
Canımı yakan yaşadığım bir örnek şahsıma gelen bir yorum şöyle diyordu bayan: ‘’şehitlerimizle ilgili paylaşımıma on beğeni alıp ilgi görüyorken, kendi normal bir fotoğrafımı koyuyorum 100 ve üstü beğeni ve yazılı yorumlar alıyorum." Diyen o ortak arkadaşımız sanırım Facebook ile ilgili yazacağım binlerce sayfaya bedel 3-4 cümle ile yeterince açıklamış oldu. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu dürüst ve net açıklamasından ötürü.
Facebook bağımlılık yapıyor. Zaman öldürme makinası. Aileyi ve üyelerine yalnızlığa itiyor. Huzur ve saygınlık, diyalog sıfıra ve eksi bölgeye doğru çekiyor.
Yorgun ve uykusuz bırakıyor. Maneviyat açısından suç ve günahlara yitiyor.
İllegal ilişkiler dünyasının kapısını sonuna dek açıyor. Yuvalar yıkıyor tembelliğe doğru atıyor sizi.
Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını rahatlıkla çiğniyor. Bir de çakma Çin ürünü dindar yahut di-ni-dar kesim var yeteneksiz olup hazır levhalarla kendilerini ifade ediyorlar.
Bilgili, seviyeli saygı duyulacak nitelikteki birey oranı çok az. Yaklaşık 800 küsür arkadaşım yahut ortak arkadaşlarım varken bunlardan ancak 10-15'inden keyif alabildim şu yazmış olduğum makalemin eş anlamlısı temasını içeren minik paragraflar paylaştım. Sanal alem, sanal dünya olmasaydı eğer bu facebook tarafından linç edilecektim.
Yazılacak, konuşulacak çok şey var bu Facebook denilen eroin bağımlılığını andıran iletişim aracına gerektiği gibi kullananların sayıları %10'u geçmez bir basın mensubu olarak veya gözlemcisi olarak şunu rahatlıkla yazabilirim. Facebook'ta genel ve bilimsel doğrular yok. Herkesin kendi bildiği doğrular var çok nezih ve saygın bireylerde yok değil var, ama inanın sayıları çok az.
Şanslıyım yahut başarılıyım ki o azlardan güzel dostlar edindim çok az olsa da ve ben onları sanal olmaktan çıkartmayı başardım. Telefonla görüşüyoruz. Bu beni aşırı mutlu etti. Yazılacak çok şey var da yok diyelim. Çünkü halen o sanal alemin bir üyesiyim orada kalmayacak olan bir üye. İşte yalansız, saf ve maskesiz, makyajsız net görüşlerim.
Sonuç ya ben yanılıyorum yahut Facebook denilen efendi ve kuruluşları kim bilir.
Belki de Facebook'u gerektiği gibi kullanamıyoruz diye düşünüyorum.
Kendimi ve bilgilerimi süzgeçten yani filtrize ederek ve satır başları ile geçtim bilgilerinize.
Bunlar yazabildiklerim bir de yazamadıklarım var, sansür den ötürü.
Bir şiirimle bitiriyorum.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.
SEVGİ
-To My Jeniffer...
Benim bahtım kara, Senin ise giysilerin Benim ümitlerim yeşil, seninse gözlerin. Benim şiirlerim var, Seninse şairlerin. Benim hiç sevenim yok, Senin ise sevmeyenin. Benim mevsimim kış, Seninse hep ilkbahar. Rica etsem çıkar mısın? Kalbimden, ruhumdan Dünyamdan ve bana ait olan Hatıralarımdan, anılarımdan. Hem de senli rüyalarımdan. PLEASE GO OUT..!
29/12/1980 - New York/USA M.Ekmen