Camilerde hutbe ile fiyat istikrarını sağlanacağını ve polisiye tedbirlerle fahiş fiyatların önleneceğini düşünmek beyhudedir.
Camilerde; günün önemine binaen, hutbeler ve vaizler verilmelidir.
Ancak siyasi parti veya iktidarın arzusu doğrultusunda yapılması doğru olmadığı gibi faydası da sınırlıdır.
Diyanet'in tartışma konusu ve zarar görme ihtimali da söz konusudur.
Herkes işini iyi yaparsa ülkenin menfaati için en doğru olanı yapmış olur kanaatindeyim.
Gelelim fahiş fiyat artışlarına.
Arz fazla olduğunda fiyat düşer, talep fazla olduğunda ise fiyatlar artar.
Bunu önlemenin yolu arz ve talep dengesini sağlamak ve gerekli rekabet koşullarını oluşturmakla olur.
Bu da Cami imamı ve vaizin değil devletin yani iktidarın görevidir.
Fiyat istikrarı yanı fahiş fiyatı önlemenin yolu da piyasada tekelleşmeyi önlemek ve girdi maliyetini düşürmekle mümkün olur.
Tekelleşme yani tek elden üretim ve fiyatların belirlemesi serbest piyasayı etkilemekte, rekabet koşullarını ortada kaldırmaktadır.
Güçlü firmaların bir araya gelip anlaşmaları sonucu oluşan tekelleşme neticesi fiyatlar tek merkezden belirlenir. Bu da fiyatların tüketici aleyhine ve fahiş fiyatların oluşmasına sebep olur.
Tüketici; Tekel oluşturan firmalara karşı zayıftır.
Fiyat artışındaki ikinci önemli konu da maliyet üzerindeki vergidir.
Özellikle ülkemizde; enerji, yakıt, k.d.v, gelir, stopaj ve benzeri adlar altında alınan bir sürü vergiler maliyeti yükseltmekte buda fiyatların artmasına sebep olmaktadır.
Üretirken vergi, toptancıya gönderirken nakliye giderindeki maliyet vergisi, toptancı veya bayinin verdiği vergi, perakende satışı yine vergi, personel, elektrik ve yine vergi...
Daha önceki hükümetler döneminden de bu vergiler alınırdı. Ancak o dönemde bu vergilerin bir kısmi yatırım olarak halka geri dönerdi.
Günümüzde ise devletin özelleşmesi, mevcut işletmeleri satılması, KİT ve KİK kapatması neticesi istihdama yönelik yatırımlardan vaz geçmiştir.
Ayrıca yap işlet devret neticesinde gelir garantili işletmelere yapılan ödemeler neticesinde toplanan vergiler halka değil ilgili firmalara gitmektedir.
Her neyse.
Olması gereken üretici üzerindeki yüksek vergi oranlarını düşürmek, kırsal kalkınmayı, tarımı, hayvancılığı, istihdama yönelik yatırımları güçlendirmek ve cazip hale getirmekle olur.
Büyük sermaye gerekirken ve tekel gücünde olan elektrik ve enerji yatırımlarını devlet eliyle işletmek.