Ekonomi için alınan son kararlar ile "bankalara yatırılan mevduata uygulanan faiz oranı ile kur arasındaki fark'ı devlet ödeyecek" olması faizdir.
Adına "kur farkı" denilmesi, bazılarının "hibe" demesi bu gerçeği değiştirmemektedir.
Mütedeyyin veya bugüne kadar faize bulaşmayan veya uzak duranlar da artık "faiz"e bulaşmış olacaklardır.
Şer-i hükümlerde temel dayanak olan Nas; genel anlamda Kur'an ayetlerine denir.
Dini anlatımda NAS söz konusu ise; tartışılmaz, tüm fikir ve düşünce bir tarafa bırakılır; "nas var" denilir nokta konulur.
İktidarın; "nas varsa bize size ne oluyor" ve "Nas ne diyorsa o" denilmesi dini açıdan doğru olsada; "söylem ve eylem" farklılığından etik değildir.
Birinci yanlış; lâik, demokratik, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı bir devlette ve bu ilkelere bağlı kalacağına yemin eden; başkan, bakanlar ve parlemonto tarafından idare edildiğimizdir.
İkincisi ise; Mevcut yasalara dokunulmadan, "nas"a uygun yasalar çıkarılmadan veya çaba göstermeden, faiz'i "nas" deyip oran indirimini (son kararlar bu da doğru değil) savunmak basit ifadeyle "nas" hafife alındığından daha büyük bir yanlıştır.
Çünkü nas; faiz indirimini değil tümünü yasaklar ve faiz alanlarla "Allah ve Resulü onlarla savaşır" der.
Yine "yedi helak edici" günah olan faiz; "alan, veren, şahitlik eden, kâtiplik edenler..." lanetlenmiştir.
Gecikmiş öğrenci kredileri, çiftçinin borçları... kısaca devletin alacaklarının gecikmesiyle uyguladığı faiz'i almaktan vaz geçmesi "nas"ın bir gereğidir. Olması gereken milyonları ilgilendiren bu faiz'den vaz geçilmesidir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ilk önce: "amcası oğlunun faizi kaldırarak" "nas" ile faiz'i yasaklamıştır.
Faiz oranını düşürüp; faiz ile kur arasındaki farkı yüksek olanını uygulayıp aradaki farkın devlet tarafından ödenmesi ise ayrı bir yanlıştır.
Devletten düşük oranda faiz ile para alacak tefeci devlete daha yüksek oranda faiz olarak verecek, kur farkından doğacak zararını devletten alacak.
Kolu yorulmadan, rizke girmeden, stres yaşamadan, yasal güvence ile servetine servet katacak.
Faiz'den uzak duran, bankanın kapısına uğramayan "Allah korkusu" deyip faiz alana selam vermeyen "mütedeyyin" insanlarda bu sistemle, almadığı paranın "faiz'ini" ödeyecektir.
Nasıl mi?
Mütedeyyin insanın yaptığı alış-verişlerde devletin aldığı vergilerin bir kısmı "kur farkı" adı altında faiz gideceğinden onlar da faiz'e bulaşacaktır.