Berber ve kahvehaneler gündemdeki birçok konunun konuşulduğu, tartışıldığı, yorumlandığı mekânların başında geliyor. Spordan siyasete, ticaretten aşka, dedikodudan iftiraya her çeşit konu var!
Bilgisi olsun olmasın herkes konuşulan konuya balıklama atlıyor ve uzman kesiliyor.
Ağzı olan susmuyor!
İşin kötü tarafı kıskançlık, haset ve iftiranın sohbetlerin ana mönüsü olmasıdır. Ama bazen de abes olmayan, güzel analizlere de tanıklık ettiğimiz sohbetler olmuştur.
Geçen gün kulak misafiri olduğum sohbet gibi.
Sakal traşı olmak için gittiğim berberde 15 yıldır göç ettiği Batman’a akraba ziyareti için gelen bir şahıs sıra beklerken 2 arkadaşıyla konuşuyordu.
Konu Batman ve göç ettiği şehir arasındaki kıyaslamaydı.
3 kardeşiyle 15 yıl önce Ege bölgesindeki bir kente göç ettiğini anlatan şahıs, Batman’da tek değişimin yüksek binalar olduğunu söylüyordu.
Yani yapılaşma, doğru anlatımla betonlaşma.
Özellikle kıskançlık, nazar, iftira gibi kötü adetlerin varlığına da işaret eden hemşehrimiz, bu kötü huylarımızın halen canlı ve etkin olmasına şaşırdığını söyledi.
İnsani vasıflarımızın yara aldığından bahsetti. Onun dışında değişen bir şey görmediğini söylüyordu.
***
En önemli kıyaslaması esnafla alakalıydı.
Bir caddede onlarca aynı iş yerinin olmasına şaşırdığını anlattı. Bulunduğu şehirde ve gezdiği Avrupa ülkelerinde de belediyelerin iş yerleri konusunda çok ciddi denetimlerde bulunduklarını heyecanlı bir şekilde anlatıyordu.
İkamet ettiği şehirde aynı işi yapan esnaflar arasında belli bir mesafenin bulunması gerektiğini aksi takdirde belediyenin ruhsat vermediğini söyleyip, Batman’ın bu konuda çok geride olduğunu belirtiyordu.
Haksız da sayılmaz.
Batman; imar, yüksek kat ve iş yerleri konusunda standartların altında bir belediyeciliğe tanık oldu. Batman tarım arazileri üzerine kuruldu. On binlerce dönüm arazi yok oldu!
TÜPRAŞ’a bitişik ve sağlam zemini olmayan alana kuruldu.
Heyelan bölgesi olan yerler var. Var da var.
Biz asıl meselemize Batmanlı hem şehrimizin kıyas sohbetine dönelim.
***
Batman olarak kopyacı bir milletiz! Biri bir iş yerini açar peşinden 50 kişi aynı işe yönelir!
Farklı bir iş düşüncesi yok. Gerçi Batman’da farklı ne olabilir ki?
Konfeksiyon, Lokanta, pastane ve çayhane Batman’daki iş yerlerinin yüzde 75’inden fazlasını kapsıyor. Tabi ki bir de marketler var. İrili ufaklı 60 civarında Bimli, 101’li ve Şok’lu marketimiz var. AVM’lerimiz var.
Adam bunlara da şaşırmıştı. Bakkal âlemi nasıl ayakta duruyor? diye de arkadaşlarına soru soruyordu.
Bakkallarımızın durumu iyi değil
Küçük esnaf kan ağlıyor. Esnaf Odası verilerine göre yüzlerce iş yeri kapandı.
Bu da ekonomiyi ters yüz ediyor.
***
Ben traş oluncaya kadar bunları anlattı durdu. Benim traş biterken konu Batman’ın çarpık büyümesine, köykent görünümüne gelmişti. Yaşadığı ege kenti ile Batman’ın bu yönüyle de kıyaslanamayacağını yine heyecanlı heyecanlı anlatıyordu.
Ben çıkarken berber koltuğa o oturdu ve ağzı halen tam gaz çalışıyordu!
Batman ile batı illeri arasındaki gelişmişlik farkının kapanması için 20 yıl gerekiyor.
Bunu zaten hepimiz biliyoruz.
Batman klas binalar dışında bir gelişme göstermedi.
Belediyelerin market, AVM konularında duyarlı olması ve küçük esnafı koruması gerekiyor. İkincisi ise, aynı işi yapan esnafa ruhsat verilirken batı standartlarına uyulsun.
Belli bir mesafe şart
Yoksa aynı işi yapan esnafların tamamı zamanla iflasa mahkûm olacak.
***
Berberdeki gurbetçi Batmanlının söylediği gibi batı illeriyle aramızda büyük bir fark var.
Eğitimde, sağlıkta, sporda sanatta, esnafçılıkta, belediyecilikte, ticarette, lobicilikte, siyasette...
Bu makas daralır mı?
Kafa yapımız değişir, insani ve vicdani duygularımız yeşerir, ilgililer kuralları işletirse zamanla elbet makas daralır ve gelişmişlik seviyesi yakalanır.
Değişmezsek ne olur?
Sohbeti güzel Batmanlı hem şehrimizin Ege illerine dair söylediklerini, yıllarca dinlemeye devam edeceğiz. Belki de çocukları ve torunları yine aynı şeyleri söyleyecekler.
Batman adına umutsuz değiliz ama çok umutlu da değiliz.