Geçmişi temiz ve beşeri ilişkisi iyi olan biri, dengesini, değer yargılarını, toplum ile uyumunu, insanlarla geçimini, saygınlığını yitiren, kaybeden birileri, düzelme eğilimine ve eski haline gelmeye başladığında ona “aslına dönüyor” denilir.
Geçmişi pek parlak olmayan biri de, belli bir eğitim neticesinde bazı güzel alışkanlıklar edinmiş, ahlakı güzelleşmişse ve kişi tekrar eski durumuna dönmeye başlarsa ona da “aslına dönüyor” denilir.
Birincisi ne kadar olumlu ise ikincisi de o kadar olumsuz olarak kullanılır.
İslamiyet güzel ahlakın ta kendisi olduğu için, insan haklarına gerektiği gibi değer verip öldükten sonra “kul hakkıyla Allah huzuruna” gidilmemesini sıkı sıkıya tembih eder.
Yine dinimiz “Allah'tan korkun”, “Allah’a ve Resulüne uyun”, “Ey iman edenler! Yakacağı taş ve insan olan cehennem ateşinden kendinizi ve ehlinizi muhafaza edin.” Ve benzeri emir ve ikazlarla hayatımızın asli unsurları ve uyulması gereken kurallarını açık ve net biçimde belirtmiştir.
“Malın”, “saltanatın”, “evlat ve servetin” kıyamette bir faydasının olmadığını, “Cehennem ateşinin”, “asi,”, “günahkâr” ve “amel defterinin hafif olanları” beklediğini de açıkça beyan eder.
O zaman imanı ve ahlakı konularda “Aslına dönmekten” ziya de “İslam’a dönmek” daha doğru olandır.
Siyasette Sn-ayın Saadet Partisi Genel Başkanı’nın, iktidara yönelik eleştirilerinde “Arkadaşlarımız yatırımı betona gömüyorlar, yol, hava alanı yapıyorlar.
Fabrika, tarım ve istihdama yönelik yatırım yapmıyorlar” söylemleri, toplumda pek itibar görüp oy getirisi olmasa da bana göre doğru bir tespit yapmaktadır.
Ancak şunu unutmamak gerekir;
Devlet Başkanımız ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, belediyecilik geçmişi olan bir liderdir.
…
Padişahın biri, Hz. Hızır (as) görmeyi ve onunla tanışmayı çok ister.
Oysaki Hz. Hızır (as) her isteyene görüşmez ki o; darda kalana, Allah’tan başka ümidi kalmayana görünmeden görünür ve Allah’ın izniyle yardım eder.
Padişahın bu arzusu aşka döner, manevi sıkıntılar ona verir ve geceleri uyuyamaz olur. Vezirlerini çağırıp “tez elden her tarafa bildirin, kim ki beni Hızır (as) buluşturur tanıştırır sa ne dilerse benden dilesin veririm” emrinin verir.
Vezirler ülkenin her tarafına bu emri kısa zamanda yayarlar.
Kendi halinde, çok fakır, yaşlı, hasta, ha bugün ha yarın ölecekmiş gibi olan birisi “ömrümün sonuna geldim padişahtan gider "ben sana Hz. Hızır (as) gösteririm" der, iki aylık erzak isterim, hiç olmazsa ömrümün son rahat geçer zaten iki ay olmadan ölür giderim” hayal ile padişahın huzuruna varır ve Padişaha:
-“Padişahım iki aylık tüm ihtiyaçlarımı noksansız karşılarsan seni Hz Hızır (as) ile tanıştırabilir ve buluşturabilirim” der.
Padişah kabul eder ve gerekli emirleri verir.
Adamın bir dediğini iki etmezler tüm ihtiyaçları noksansız karşılanır, sıcak ekmek, gıda, rahat yatak…
Gören adam iyileşir, sayılı günler tez geçer ve iki ay olur Hz. Hızır (as) gelmez, sözünü de tutmaz.
Günü dolan adamı Padişah, askerlerini gönderir yakalatır, huzura alır ve vezirler ile onu sorguya çeker:
-Be adam bana söz verdin hanı Hz. Hızır (as)? Padişahı kandırmanın cezası ne olduğunu bilmez misin?
Adam tüm yalvarmalarına rağmen padişah onu dinlemez ve vezirlerine dönerek;
-Bu adama ne ceza verelim?
Birinci vezir;
-Padişahım bunu güzelce keselim, derisini yüzelim, parçalara ayıralım her bir parçasını bir sokağın başına aslım görenler padişahı kandırmanın cezasının ne olduğunu görsün der. Orada buluna birisi “Kişi aslına döner”. Kimse önem vermez.
Sıra ikinci vezire gelir:
-Padişahım onu keselim, parçalayalım, güzel bir haşlama yapalım ve kazanlara koyup şehrin her tarafına yayalım el aleme ibret olsun. Oradaki şahıs tekrar “Kişi aslına döner”
Üçüncü vezir:
-Padişahım onu bağlayalım fırına atalım güzelce pişirelim, parçalara ayıralım, şehrin her tarafına koyalım, padişahın gücü ve onu kandırmanın cezasını her kes görsün.
O “Kişi aslına döner” der.
Sıra son vezire gelir:
-Padişahım, bu adam çok pişman, aciz ve kimsesiz. Bunu af ederek devletimizin merhametini ve şefkatini gösterelim, böylece halkımızın güvenini alalım. Der o “Kişi aslına döner” dediğinde padişahın dikkati onu üzerine çevrilir ve ona;
-Sen kimsin ve niye “Kişi aslına döner” dedin. Adam:
- Birinci vezirin baba mesleği kasaptı cezayı ona göre verdi, ikincisi de aşçı idi o da ona göre, üçüncüsü fırıncı idi, dördüncüsü asilzade gün görmüş biri idi. Beni dinlersen dördüncü vezirin sözüne göre karar ver. Padişah:
-Tamam, doğru söyledin, dediğin gibi yapacağım peki sen kimsi?
O;
-Farz et ki ben Hızır'ım der. Ve gözden kayıp olur.