Binali Yıldırım’ın Başbakan olarak seçilmesi sonrası yeni döneme giriyoruz.
Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan Fiili Başkanlık dönemini başlatmaktadır.
Cumhurbaşkanı artık Bakanlar Kuruluna başkanlık ederek yürütmenin başı olacaktır. Geleneksel Cumhurbaşkanları modelinde, yürütmeye karışmayan, önüne gelen yasalara onay veren ya da görüşülmek üzere Meclise geri gönderen Cumhurbaşkanı bulunmakta idi.
1982 Anayasasının 104. Maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri sayılmıştır.
İlgili maddenin Yürütmeye ilişkin olan kısmında Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri şöyle tanımlanmaktadır:
“Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar kurulunu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak”
Anayasa Cumhurbaşkanına, Bakanlar kuruluna başkanlık etme yetkisini verirken “sistematik olarak Başkanlık edeceksin” demiyor diye itiraz edenler çıkabilir.
Ancak “Gerekli gördüğü hallerde” tabiri Cumhurbaşkanının da Bakanlar kurulunu çağırıp Başkanlığı altında topladığında “gerekli görüyorum” demesine neden olabilir.
Reel anlayışla bakıldığında Yürütmenin çift başlı olmaması için ve dolayısıyla istikrarlı bir Yürütme için tek bir kişinin Başkan olması Amme dediğimiz Kamu için daha iyi olacaktır.
Geçmişte yaşanan örneklerle sabittir ki, Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında genel olarak sorunlar yaşanmıştır.
Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar arasında yaşanan sorunlar Ekonomiye ve Siyasete olumsuz olarak yansımıştır.
Örnek vermek gerekirse; Bülent Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer arasında yaşanan meşhur “Kitap Fırlatma” hadisesi devalüasyona neden olmuştu.
Bundan esnaf, sanayici, işadamı, hatta işçi ve memur dahi olumsuz etkilenmişti.
Dövizle ticaret yapanlar ya da borcu olanlardan intihar vakalarının olduğunu da hatırlıyoruz.
Başka bir Örnek ise Turgut Özal ile Mesut Yılmaz arasında yaşandı. Sürtüşmeler, kavgalar, yasa onaylamamalar hep milletin aleyhine olmuştu.
Her iki örnekte de Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında olumlu başlangıç olumsuza dönüşmüştü.
Kaldı ki Cumhurbaşkanı Sezer Başbakan Ecevit tarafından aday gösterilip Ecevit tarafından seçilmişti.
Her ne kadar Anayasa Cumhurbaşkanına Bakanlar Kuruluna Başkanlık yapma yetkisini veriyorsa da ileriki safhalarda Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında her halükarda sorun yaşanmaktadır.
Ayrıca Başbakan ve Cumhurbaşkanının farklı Partilerden olması durumunda sorun giderek büyümekte ve millet olarak acısını çekmekteyiz.
O halde Başkanlık Sistemi anayasal düzenleme ile yasalaşmalıdır. Peki, Başkanlık Sistemine neden itiraz edilmektedir?
Türkiye’nin İstikrar içinde olması ne AB’nin ne de ABD’nin işine gelmektedir. İstikrarlı yönetimlerde ekonomik kalkınmalar, yatırımlar dolayısıyla istihdamda azalmalar olmaktadır.
Ekonominin istikrarlı olması, üretimin artması, yatırımların çoğalması yeni pazar ihtiyacını dolayısıyla AB ve ABD’ye rakip olma sonucunu doğuracaktır.