Komplo teorisyenleri veya gündem olmak için kâhinliğe soyunanlar hemen her gün ekranlarda, gazetelerde ve sosyal medyada yerini alır.
Hepimiz buna maruz kalıyoruz maalesef!
“Şöyle olacak da böyle olacak da! Dünyayı şu olay bekliyor, Türkiye’de şu tarihte şu olacak” falan filan.
Konuşmalar genelde böyle başlar, genelde felaket tellallığı yapılır ve bunlara inanan insanımız da her zamanki gibi yine bir ümitsizliğin bağrına savrulur.
Bilimden o kadar uzak bir toplumuz ki nedenler üzerinde durmadan, şartları göz ardı ederek körü körüne inanırız çoğu zaman!
Söyleyen kim diye bakmamız lazım ama onu da yapmıyoruz.
Tahlil etmiyoruz.
Söyleyenin uzmanlığı nedir, dedikleri şeyler bir temele oturuyor mu onu bile düşünmüyoruz!
Bilimsel yöntemi, bilimsel düşünmeyi, olayları nedensellik çerçevesinde oturtmayı bilmeden zaten onu düşünmemiz pek mümkün görünmüyor.
O yüzden öğrenmek, düşünmek ve tahlil etmek gerekir.
Peki, bilim nedir?
Bilim; deneyler, gözlemler, tahliller, testler ile sonuçlar elde eder ve elde edilen bu sonuçların kanıtları vardır.
Bu sonuçlar kesinlikle işe yarar! Her alanda bilimden ve teknolojiden yararlanmanın sunacağı sonuçlar, cahilce uydurulan komplo teorileri veya şizofrence uydurmalar gibi havada kalmaz.
Bilim çözüm üretir. Modern toplumlar gibi bilim perspektifinden hareketle yürütülen çalışmalar, alınan tedbirler başarıyla sonuçlanır.
Son dönemlerde bu husus dikkat çeken bir hal almaya başladı. Safsatanın bini bir para!
İnsanların eskiden duygularıyla oynarlardı şimdi korkularıyla oynuyorlar! “Şu tarihte savaş çıkacak, şu tarihte şurada deprem olacak, şu tarihte falanca kişi ölecek, ilerde ülke şöyle olacak”-cak –cek! Vay be! Yahu hep felaket tellallığı! Hiç dünyada ya da ülkemizde güzel bir şey olmayacak mı?
Ağzınızdan hep nefret, şiddet, musibet, felaket mi kusmak zorundasınız?
Ha bir de uzaylılar var!
Onu unuttum!
Evet, uzaylılar bizi istilaya gelecekmiş! Bu senaryolar ne Hollywood’da ne de Bollywood’da var…
Halk zaten kendi derdine düşmüş…
Sürekli bir korku iklimi yaratma çabası, sürekli bir endişe atmosferi
Bunu deprem döneminde de açıkça gördük!
Bu bilinçli yapılan bir şey…
Tv kanalları, sosyal medya platformları, bir kısım yazılı basın, bu konularda sözde kitap yazıp ekranlarda boy gösterenler…
Milletin kafası karışık! Gerçek olan ne, doğru olan ne, ne oluyor artık çözümleyemiyor kimse.
Bu ülkede bilimsel düşünme, bilimsel analiz ve mantık muhakkak zorunlu müfredat olarak öğretilmelidir. Öğretmekle kalmamalı tazeleme eğitimleri bile zorunlu hale getirilmelidir!
Biz gazeteciyiz…
Kanıtsız, mesnetsiz, kaynaksız haber yapamayız! “Asparagas” kelimesini herkes bilir. Tekzip nedir onu da herkes bilir. İnsanların aklıyla dalga geçenler için de bu geçerli olmalıdır.
Dinimize göre gaybı bir tek Allah bilir!
Bilime göre de hesaplanamayan bir şeyin ne olacağı milyarca ihtimalden biridir ve matematiksel olarak gerçekleşmesi zordur.
Dediğim gibi insanların duygularıyla değil, korkularıyla oynuyorlar artık! Lütfen başta toplum olarak buna biz müsaade etmeyelim. Devlet de RTÜK gibi kurumları aracılığıyla, devletin diğer organları eliyle buna müdahale etsin! Nereye kadar? Ahlakımızı, aile yapımızı hedef alan diğer programlar da aynı! Bir dur denmeli buna! Memlekette ahlakı ve aklı selimi korumak gerekir.
Çoğu insan zor dönemlerden geçiyor. Yeterince endişeleri, korkuları var. Suni, şizofren kafalardan çıkan, komplo teorisi zırvalıklarla lütfen ne toplumun akıl sağlığıyla ne de ruh sağlığıyla oynamayın, oynanmasına müsaade etmeyin!
Dünya üzerinde en hızlı bulaşan iki şey vardır; biri ümit, diğeri de korku! Bir korku, bir endişe pandemisi yaymak istiyorlar. Görünmeyen, psikolojik, ruhlara bulaşan, karamsarlık pandemisi! Buna müdahale edilmeli, alanında uzman olmayan, bilimden akıldan uzak şeyler söyleyen, toplumu endişe ve korkuya sevk eden, insanları her an kötü şeyler olacakmış hissine kaptıran bu kişilerin medya araçları vasıtasıyla sorumsuzca halkın düşünce dünyasına, maneviyatına zarar vermesi engellenmelidir. Çünkü ruhsal frekansımızı kaybediyoruz!
Nasıl ki her mahallede aile hekimlikleri oluyorsa lütfen her mahalleye psikolog da atayın! Ruh sağlığı en az beden sağlığı kadar önemlidir…
Bu saçmalıklar deryasında ruh sağlığımızı, akıl sıhhatimizi korumak mesele!