Yoğun tartışmalar sonrası, Batman Üniversitesine rektör ataması yapıldı. Yeni kurulan ve çok ciddi eksikleri bulunan üniversiteye, liyakat sahibi, vizyonu açık, iletişimi kuvvetli, şehre değer katacak, üniversiteyi kalkındıracak bir rektörün atanması, hepimizin temennisiydi. Tüm bunların yanında, bir de Batmanlı olması, şart olmasa bile gururumuzu okşayan bir seçenekti. “Son dönemde, siyaset, bürokrasi ve akademide aktif olan Karadeniz lobisinden biri gelmezse, kesin Gercüşlü biri oturur o koltuğa” demiştim. Sayın Cumhurbaşkanımız, uygun gördü ve Gercüşlü bir hemşehrimiz bu göreve atandı. Şimdi diyebilirsiniz ki ODTÜ’de okumuş, Oxfort’ta çalışmış, birçok makale yazmış, başarılara imza atmış, siz onu sadece Gercüşlülüğü ile yâd ediyorsunuz. Eyvallah ama bir Gercüşlü, eğer böyle bir koltuğa niyet etmişse, zaten o işleri çoktan halletmiştir. Adamlar bu işin piri... Hem Gercüş, Batman’ın en önemli markalarından biri. Bilinirliği üst seviyede. Hani bir fıkra anlatırlar, 2 arkadaş çalışmak için Almanya’ya gitmiş, “nerelisiniz?” diye sormuşlar. Biri “Gercüşlüyüm” demiş, diğeri “İstanbullu” Görevli şöyle bir bakmış “Gercüş tamam da şu İstanbul Türkiye’nin neresinde?” demiş. Belki İstanbul örneği biraz abartı kaçmış olabilir ama Avrupa dahil, tüm dünyada Gercüş’ü tek geçeriz. 2000’li yılların başında üniversiteden yeni mezun olmuşum, ömrümde ilk ve tek mülakatıma gireceğim. Ankara’ya davet edildim. Koca bir binanın üst katlarının birinde 10-12 kişilik bir komisyonun önüne çıktım. Komisyon başkanı çok tecrübeli, bürokrasinin ve Ankara’nın tozunu atmış 60’lı yaşlarda bir Genel Müdür yardımcısıydı. Birkaç teknik sorudan sonra, beni tepeden tırnağa süzdü. “O anda MR’ımı çekiyor” dedim. Gözlerimin için bakıp “nerelesin?” dedi. “Batmanlıyım” dedim. “Batman’ın neresinden?” dedi. Ben Gercüş deyince, içinden mi köyünden mi demesiyle, kahkaha tufanının kopması bir oldu. Bir iki kişi ise oldukça resmi bir şekilde durup olanları izliyorlardı. Galiba, espri bunun neresinde, bunlar niye gülüyorlar diye merak ediyorlardı. Tecrübeli bürokrat, bunu da sezmiş olacak ki hemen onlara dönüp, “siz Gercüş’ü bilmiyorsunuz galiba” dedi. Şahıslar, olumsuz şekilde kafalarını sallayınca, Gercüş fıkraları havada uçuşmaya başladı. Ben de Ankara’nın ve mülakatın havasından çıkmış, sıcak aile moduna geçmiş, muhabbet ediyorum. İçimden de 12 kişiden 2 kişi Gercüş’ü bilmiyorsa, Ankara’da tanınırlık, % 80 civarlarında kalıyor. Bu % 20 üzerinde çalışmamız gerekir diye aklımdan geçiriyorum. işin şakası bir yana, Gercüşlü hemşehrilerimiz, bizi dünyanın her tarafında gururlandırıyorlar. İnşallah Prf. Dr. İdris Demir hocamız da Batman Üniversitesi’ne, Batman’a ve taşıdığı kimliğe çok ciddi katkılar sunar, farkını fark ettirir, biz de burada onu öven yazılar yazarız. Bilen bilir, ben çok pis eleştiririm. Eleştirirken de hemşehrilerimi pek kayırmam. Ama size açık çek hocam, siz güzel hizmetler sunun, Batman’ın güzelliğine bilimine, huzur, barış ve kardeşliğine katkı sunun, biz de sizi bol bol övelim. Biliyorum, bilim adamı için övgü, istenen şeylerin ilk sıralarında yer almaz. Ama marifet iltifata tabidir. Biz de bir hemşehrimizin marifetleri ile gurur duyup, duyurmak için sabırsızlanıyoruz. İnşallah, 4 yılda üniversitemiz en az 14 sıra yukarı doğru bir sıçrama yapar. Sonraki 4 yılda da ilk 14 için baskı yaparız.