Değerli okur, bu hafta bilinç altımı istemsiz olsa da ziyaret edip üzülerek göç ve göçlerin travmatik sonuçlarını yazmak istedim. Çok zengin olan bu sosyal sosyolojinin gereğince hakkını vererek yazmak aslında hiç de kolay olmasa gerek. Ben de zaten satırbaşlarıyla şöyle bir dokunmak istedim. *** GİTME Gitme ne olur gitme Gidersen unutursun beni Oysa sözümüz vardı birbirimize Hani okul bitince anlı şanlı bir düğünle evlenecektik. Çocuklarımız olacaktı ilki erkek sana benzeyen Gidersen dönemezsin, evlenemeyiz biz Sen çok safsın seni alırlar, koparırlar benden. Hem dönsen bile beni bulamazsın O zengin çocuk hep bize geliyorlar ailesiyle Anlıyor ve gizli gizli ağlıyorum Biliyorum beni isteyecekler ailemden Onun için gitme gerekirse sana kaçarım Dünyanın öbür ucu olsa da. 27-Haziran - 1972 - Mardin ‘’ Hatıra defterimden ‘’ M.EKMEN *** Gel zaman git zaman içinde bulunduğum an itibariyle şiir’in hayata ve pratiğe dönüştüğünü görüyor ve şimdi anlayabiliyorum o ‘’Gitme ne olur gitme? ‘’Tekrardaki gizemli ama gerçekleşebileceği gerçeğini çok iyi anladım anlamasına ancak zamanda geri dönüş yok. Bunu da anladım. *** Eş, iş, aş uğruna veya hayal edilen konforlu bir yaşam uğruna yapılan göçler; gerek birey gerekse kitleler bazında hayal edilen ama gerçekleşen son; mutlak pozitif bir sonucu yazık ki vermiyor, veremiyor. İster yurt içinde ister yurt dışına yapılan göçleri gerçekleşen realiteyi ve nedenleriyle-sonuçlarını analiz edilirse, gözlemlenirse çok dramatik ve karmaşık sosyal travmalarla bittiğine şahit olacaksınız. Göç edenler ana dillerini, törelerini, yaşam tarzlarını kaybedip asilimasyona uğrayıp; hatta hatta inançların bile yitirdiklerini göreceksiniz, çok hazin ve dramatik son’larla karışılacaksınız. Bir çok değişik etmenler ve nedenlerle. En rasyonal örneği 60’lı yıllarda Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine ülkemizden trenlerle giden Türk işçilerinin hayatları roman olur. Sinema filmi olur nitekim oldu da. Yine Afrika’dan ABD’ye cebren kaçırılan Kunte-kinte’ler yani zenci köleler. Yıllar sonra nesilleri ABD’de çok yüksek kariyer ve mevkilere gelmelerine rağmen, bir kısmı zengin iş adamları olabildilerse bile hep dışlandılar ve kendilerine hiç bir zaman beyazlara verilen özgürlük verilmedi. Zenci veya siyahi lakaplarla anıldılar hatta öldürüldüler bile halen de bu faşizan akım devam ediyor. *** Baskı, terör, ırkçılık, sınıf ayırımı, renk ayırımı, bu ve buna benzer negatif düşünce ve akımlar olmasaydı eğer; bizler mutlu insanlar olarak bu gezegende huzur, barış, kardeşlik içinde güvenle yaşıyor olabilecektik. Emperyalist akım yani kan emen ve kanları emilenler diye ikiye bölünme olmasaydı evet olmasaydı ben iki diyorum siz bin iki anlayın. *** Hatıra defterime üzülerek ve net bir cevapla bitirmek istiyorum. Bu cevap çok kalbi ama geriye dönüşü olmayan sadece bir itiraf niteliktedir. *** YAN YANABİLDİĞİNCE YAN Nerden bilebilirdim ki Girdiğimiz yolların kimi zaman - Dönüşsüz ve kayıplarla olabileceğini Evet nerden ve nasıl bilebilirdim ki? Sen yaptın, senin tercihin oldu oğlum Öyleyse yan yanabildiğince yan Ağla, sızla ağlayabildiğince Sen ettin sen buldun gel de itiraf et Her hayal gerçekleşmeyebiliyor Artık kabullen sen ey deli gönlüm Şimdi zaman itiraf etme zamanıdır. 14 - Mart - 2021 - Mehmet ekmen - İstanbul - *** Her arzu ve hayallerimize erişebilseydik eğer; isteklerimiz ve hayallerimiz olmayacaktı. Hayalsiz bir Dünya ve isteklerden yoksun bir yaşam olabilir mi? Bu konu çok derin ve dibi meçhul bir kuyuya benziyor düşünce o kuyuya kolay kolay çıkılmıyor. Kimselerin düşmemesi dileklerimle. Sağlıklı ve mutlu yaşamlar sizlerin olsun, herkesin ve herkesimin olsun değerli okur.