Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği seçime gidiyor.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğini ilk kez duyanlarınız çoktur. Nedir bu birlik ne işe yarar derseniz.
Bu birlik sayesinde bir araya gelen yetiştiriciler sürülerini ıslah ederek en az masrafla en yüksek verim elde etmeyi amaçlıyorlar.
“Ulusal ıslah politikasını” tam olarak kavrayarak, Türkiye’nin kendi üretimi olan (Menemen Suni Tohumlama İstasyonunda) spermaları, il birlik üyelerinde kullanarak, başka ülkelerin kendilerine göre belirledikleri şartlara uyumlu hayvanları değil, kendi ulusal genetiğimizi oluşturmaktır.
Anlayacağınız “yerli ve milli”
Birliğin genel merkezdeki faaliyetlerine gelince, soykütüğü programını yürütmek, ıslah programını planlamak ve yürütmek, döl kontrolü çalışmaları, damızlık değer tahmini, belgelendirme, uluslararası gelişmelerin izlenmesi, yurt içi ve yurt dışı platformlarda temsil, girdi temini (Sperma, küpe, süt ölçüm kovası, sigorta vb), yetiştirme ve besleme konularında danışmanlık, yayım ve eğitim hizmetleri
Birliğin iller bazında faaliyetlerine gelince; yeni doğan buzağıların küpelenmesi, yeni işletmelerin plakalandırılması, aylık süt verim kayıtları ve süt ölçüm denetlemeleri, buzağılama, tohumlama, sürü hareket kayıtları, ineklerde dış görünüş özelliklerine göre sınıflandırma, yetiştirme ve besleme konularında danışmanlık, girdi temini (sperma, küpe, süt ölçüm kovası, sigorta, ekipman vb.), hayvan sağlığı ve suni tohumlama hizmetleri, damızlık hayvan temini ve satışı.
Birliğin adını ilk defa duysak da aslında yukarıda belirtilen birçok faaliyete, çalışmaya yabancı değiliz. Yabancı değiliz çünkü bütün sığır alemlerinde yapılagelen şeyler.
Bazen ulusal genetik deriz bazen yerli ve milli, bazen algı yönetimi, bazen ulusal ıslah politikası.
Sevdiğim, sözüne görüşüne güvendiğim bir dostum ki bir an olsun bana ve yazdıklarıma yaptığı eleştirinin iyi niyetinden şüphe etmediğim bir ağabeyim, bundan evvel yazdığım ve daha evvelinde de değindiğim ve uzlaşamadığımız kimi konularda yaklaşımımı eleştirirken, “olaylara başkalarının gözü ile bakıyor ve olayları başkalarının aklıyla okuyup yazdığımı söyledi”. Dostum bunu söyleyebilecek kadar beni yakından tanıyan biri.
Nasıl olabilir de başkasının gözüyle bakıp, başkasının aklıyla okuyup yazabilirim dedim.
Uzunca bir zamandır neredeyse hiç televizyon izlemiyorum, köşe yazısı okumuyorum, tartışma programı takip etmiyorum, görüştüğüm dostlarla mümkün mertebe vıcık vıcık olmuş politik konular üstüne konuşmuyorum.
Eee dedim, o bakışı o aklı hangi kanalla alıyor olabilirim ki. Olsa olsa henüz 10 aylık oğlum Zana’nın gözüyle bakıyor, onun aklıyla okuyor ve yazıyor olabilirim. Onun da en çok söylediği ve ısrarla üstünde durduğu, gogigogigogi. Davincinin şifresi değil belki ama hala çözemedim anlamını.
Keşke başarabilseydim bunu, yani Zana’nın aklıyla bakıp kalbiyle duyabilseydim. Ama yok kirlendik artık, “masum değiliz hiçbirimiz”.
Eller günahkar/ Diller günahkar/ Bir çağ yangını bu bütün... /Dünya günahkar.