Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl 3–9 Eylül tarihleri arasında kutlanan Halk Sağlığı Haftasında Batman’da bir etkinliğe denk geldim.
Bir parkta rastladığım 3 görevli, hafta dolayısı ile ücretsiz tansiyon ölçümü yaptıklarını söyledi.
Bunun dışında Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü Toplum Sağlığı Merkezi (TSM) iş birliğiyle gerçekleştirilen çalışma kapsamında, kentin farklı noktalarına bilgilendirme afişleri asıldığına şahit oldum.
Oysa halk sağlığını korumak ve vatandaşı bilinçlendirmek, en az hastalara sağlık hizmeti sunmak kadar önemli ve gereklidir.
Bu yüzden halk sağlığı ile ilgili çalışmalar sadece bir hafta ve bir ay değil, yıllarca üzerinde titizlikle durulması gereken meseledir.
Peşinen söyleyeyim, haftalık ve günlük etkinliklerle halk sağlığı korunamaz ve vatandaşlar bilinçlendirilemez.
Bir kere halk sağlığını koruma ve halkı bilinçlendirme çalışması, sadece İl Sağlık Müdürlüğü üzerinden yürütülmemelidir.
STK’lar, çevre ile ilgili kurum ve kuruluşlar, meslek odaları, muhtarlıklar, aktivistler ve duyarlı vatandaşlarla iş birliği içinde uzun ve kısa vadeli programlar halinde çalışmalar yürütülmelidir.
Kamu kurumlarının güdümünde olmayan ama içinde kamu temsilcilerinin de olacağı, bağımsız kararlar verebilen halk sağlığı konseyleri kurulmalıdır.
Öncelikle klasik halk sağlığı anlayışını terk etmek gerekir.
Halk sağlığı ve çevre sağlığı, birbiriyle ilişkilidir.
Halk sağlığının olmazsa olmazı olan çevresel tehlikelerin izlenmesi, vatandaş, özel sektör ve devlet kurumlarının uyması ve yapması gereken kuralların somut bir şekilde belirlenmesi lazım.
Çevrenin korunması ve çevre sağlığı, halk sağlığını doğrudan korumaktır.
Toprak, su ve hava kirlenmişse halk sağlığını korumak imkânsız hale gelmiş demektir.
Topluluğunun fiziki, zihinsel ve çevre sağlığını korumanın yolu, temiz bir çevreden geçmektedir.
Temiz bir çevre için mücadele eden ve görevini tam olarak yerine getiren STK’lar ve kurumlar, halk sağlığını da korumuş olur.
Bu yüzden halk sağlığı çalışmasını çevrecilerden bağımsız yapmamak gerekir.
Halk sağlığının korunması çalışmalarında çevrecilere mutlaka yer verilmelidir.
Havası en çok şehirlerarasında yer alan Batman’da acil eylem planı hazırlanmalıdır.
Bu çerçevede;
Batmanın toplum sağlığı sorunları ve önündeki engelleri belirlemek,
Halk sağlığı alanında görevli personelleri alanlarda uzmanlaştırmak,
Toplumdaki sağlık sorunları ve halk sağlığını tehdit eden tehlikeleri tespit etmek,
İnsanları halk sağlığı konularında bilgilendirmek ve eğitmek,
Sağlık sorunlarını ortaya çıkaran problemleri önlemek için toplumsal bilinçlendirmeye yönelik seferberlik halinde çalışmak gerekir.
Bireysel ve toplumsal sağlık sorunlarının çözümü için politika ve planlar geliştirilmelidir.
Sağlık hizmetlerinde bireyler arasındaki eşitsizliği azaltmak ve ortaya çıkan halk sağlığı sorunlarına yanıt vermek için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Özellikle gençlere yönelik çalışmalarda madde bağımlılığı sorununa dikkat edilmelidir.
Bunlar yapılmadıktan sonra, hastaları iyileştirici kaç tesis yaparsanız yapın, ne kadar personel çalıştırırsanız çalıştırın, yine de soruna köklü çözüm bulamasınız.
Bu nedenle halk sağlığına planlı, programlı ve işbirliği halinde, ciddi biçimde eğilmek gerekir.
Mesela Batman’da ölümcül kanser ve kalp krizlerinde ciddi manada artış var.
Ancak bunun nedenlerini ve oranını araştırmak, daha sonra bu etkenlerle mücadele etmek gerekir.
Bu yapılmadığı sürece ne kadar hastane yaparsanız yapın, hastalıklarla baş edemezsiniz.
O yüzden halk sağlığı ile ilgili çalışmalarda önceliklerin belirlenmesi, planlı bir şekilde çalışmalar gerçekleştirilmesi gereklidir.
Bu sorun yılda bir hafta broşür dağıtmak, afiş asmak, her gün bir halk sağlığı merkezi (sağlık ocağı) açmak ile olmaz.