?>

Hasret kaldığımız bayramlar

Ercan Atay

5 ay önce

Bayram mutluluğun yaşandığı en tatlı ve güzel anlardan biridir.
Dostluğun pekiştiği, kırgınlıkların ortadan kalktığı, sıla-i Rahimin hatırlandığı yüce dinimizin, kutsal günlerinden biridir Bayramlar.

Peki gerçekten öyle midir?

Bayram öncesi heyecanlı bir hazırlık ardından misafir ağırlama ve ev ziyaretleri derken Bayram sonu bayatlamış baklava, sepette kalmış tüketilmemiş şekerler.
Kardeş kardeşin evine, komşu komşunun evine gitmiyor veya gitmek istemiyor.

Neden böyle olduk?

Maddi beklentiler insanlığın önüne mi geçti?
Maneviyatımızı, değerlerimizi, muhabbetimizi, dostluğumuzu, insanlığımızı mı yitirdik?

Niye böyle olduk?

Bakın dün gibi hatırlıyorum; aynı gazetede yazan ve birlikte mürekkep yaladığımız; Kerem Korkmaz, Şehmus Temiz, Hüseyin Ay, Halit Beytüt (Halit Hoca), Celal Yılmaz, şu an aramızdalar mı?
Veya iş insanı Necat Nasıroğlu amcamız, Ahmet Dinç, Ferit Özdemir ağabeyimiz, Milletvekilimiz Ataullah Hamidi, Ape Süleyman amca aramızdalar mı?
Bizler de bir bakmışsınız arkamızdan “rahmetli böyle idi, şöyle idi” diyecekler.
Bundan kaçış asla mümkün değil.
Madem ölüm var herkes ölüm şerbetini tadacak o halde bu hırs, bu kırgınlık, küskünlük, dedikodu, çıkar, intikam, cinayet, gözyaşı neden?
Henüz bir hafta önce pırıl-pırıl genç bir öğretmen (Abdülbaki Durmaz) bir hiç yüzünden İstanbul’da sokak ortasında kan davası gibi son derece ilkel ve vahşi bir gelenek yüzünden katledildi! Bu öğretmen evli ve çoluk-çocuk sahibi idi. Her şeyden önce bir insandı. Sason’da süren kan davası 4 kuşak önceki amcazade olan birine kadar uzanabiliyordu. Bayramları kutsallaştırdığımız kadar cehalet ile savaşabilseydik dünyamız daha yaşanır bir gezegen haline getirebilirdik.

***

Filistin’de ise büyük bir Siyonizm vahşeti sürüyor. Bugüne kadar yapılan eylemlerin ve tepkilerin en etkilisini ve anlamlısını; Filistinli imam Mahmut Hasanat’tan geldi; cuma hutbesi için çıktığı minberde 30 saniyelik dünyanın en kısa hutbesini okudu;
-“30 bin şehidin, 70 bin yaralının, 100 bin engellinin, 2 milyon evsizin, aç ve susuzun uyandırmadığı, bir ümmete ben buradan konuşsam ne olur? Konuşmazsam ne olur? Kamet getirin de namazımızı kılalım!” Acı ama gerçek İslam ümmetini maalesef kimse uyandıramaz, tamamı zevk-ü sefada..!

Şimdi gel de bayram kutla…

Bugün Filistin’in başına gelenler yarın başka İslam ülkelerinin de mutlaka başına gelecek. Çünkü bu bir ABD ve Siyonizm projesidir…

***

Hatırlıyorum da ilk kayyım Batman Belediyesine yine bir bayram arifesinde atanmıştı. Millet şekerini eve götürürken iradesinin ipotek edileceğinden habersizdi.
Hakkari Belediyesine de yine bir bayram arifesinde kayyım atandı.
Yukarı baksan bıyık, aşağı baksan sakal.

Bu işin ortası yok gibi.

Şair Şemsi Belli’nin şiirinde dediği gibi;

“Şavata’dan Hakkari’ye yol bilmezem

Gurban olam, çaresi ne, hooy babooov ?Angara’da: Anayasso!

Yap bize de bir iltimaso

Bu işin mümkini yoh mi hooy baboovvv..?”

***

Evet… Bu işin gerçekten de mümkünü yok.

Ok yaydan çıktı bir kere.

Onlarca bayram gelip, geçse bu ülkede hiç bir şey değişmeyecek.
Ekonomi evlere şenlik, hukuk-adalet dondurucuya atılmış, demokrasi askıda, basın ve ifade özgürlüğü taban yapmış!
Emekli ağlıyor, kimsenin yüzü gülmüyor…

Portre maalesef böyle…

Bayramsa, değilse, ağlasak de gülsek de, beğensek de beğenmesek de tek bir Türkiye var.
Ülkemizi yaşanır hale getirmek elimizde yeter ki ferasetinize sahip çıkalım ve yeter ki halk olarak gücümüze inanalım…
Huzurun, refahın, dostluk ve kardeşliğin bolca yaşandığı hasret kaldığımız nice bayramlara…
YAZARIN DİĞER YAZILARI