Ölün çocuklar ölün, daha çok ölün. Yetmiyor ölümleriniz, doymuyorlar kanınıza.
Siz ölün ki onlar var olsun, siz ölün ki onlar büyüsün, siz ölün ki onlar güçlensin. Sorgulamadan kabul edin, biçilen rollerinizi ve ölümleri. Ölün çocuklar daha çok ölün.
Toprağın dili olsa haykırır zamansız ve yersiz gelen bu ölümleri. Gök şahit olduğuna utanır. Bir tarafı yoktur. Onlar için ufuk çizgisine olan uzaklık kadar eşit ve soğuktur ölümleriniz…
Bizler feryatlarımızı Kürtçe mi, Türkçe mi, Arapça mı, Ermenice mi, Süryanice mi, Zazaca mı söyleyelim?
Hangisi soğumuş kalplere daha çok dokunur, hangisi yürekleri daha çok dağlar?
Hangisi ellerinizden alınan hayatlarınızın özrü olur.
Ölün çocuklar ölün daha çok ölün…
Barışı isterlerse onlar söyler. Barışı isterlerse onlar getirir. Barışı getirmek de, savaşı çıkarmak da onların kararı. Sizlere verilen küçük bir rol sadece, sizler en güzelinden ölün çocuklar…
Size getirilen barış da sizin için sunulan bir lütuftur aman şükretmeyi unutmayın onlara…
Savaş mı dediniz? Savaşın faili hep meçhuldür! Barışı onlar getirir savaş kendi gelir!
*****
Hasta bir toplum olduk. Ya da zaten hasta bir toplumduk. Tedaviye acil ihtiyacı olan ama tedaviyi kabul etmeyen insanlar gibiyiz. Ölümleri yarıştırdığımız, acıları karşılaştırdığımız bir duruma geldik.
Hangi tarafın ölümü çoksa o daha haklı olacakmış gibi feryat figan ediyoruz.
Bu güç kavgasından öteye gitmeyen savaşta masumları harcamaktan gözünü bile kırpmayacak tarafların oyunu haline dönmüş durumda
İnsanların akıldan yoksun şekilde bu yaşanan olayları değerlendirip bu olaylara verdikleri tepkiler ölümler kadar tehlikeli bir hal almaya başladı.
Yöresel Kürt kıyafeti giydiği ve bunu özel sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı için insanların linç eden ve Atatürk büstüne çıkarıp öptürerek vatanı kurtardıklarını sanan hasta zihniyetli insanlar hortlamaya başladı.
Bu hasta zihniyet, batıda çalışmak zorunda olan, ekmeğini onuruyla kazanan Kürt işçi ve emekçileri aynı zihniyetle linç edip ölümlerine neden oluyor.
Doğu ve Güneydoğu plakalı araçlar ve yolcu taşıtları taşlanıyor, yolları kesiliyor.
Yani hortlayan bu hasta zihniyet, hayatta hiçbir duruş sergileyememiş, düşünme yetisine bile sahip değilken vatanı kurtardığını sanarak suçsuz insanlara saldırılarda bulunuyorlar.
Bu olaylar ölümler kadar tehlikeli bir hal almış durumda. Bu durum nereye götürecek, sonuçları ne olacak, hangi boyutlara varacak bilmiyorum.
Bu da olmaz denilen her şeyi yaşıyor görüyoruz. Sadece bu olaylar artık burada dursun diyebiliyorum.
Tehlikenin boyutu mu fark edilmiyor yoksa tehlike onların canını yakmadığı için mi önemsenmiyor?
Ne olursa olsun toplum olarak daha fazla sükûnete, hoşgörüye ihtiyaç olduğu bir zamandayız…
Barışla hoşgörüyle huzurla kalın. Hoşçakalın…