Dış politika ile ilgili yazılar yazdım köşemde. Dış işlerin ve politikalarının oldukça önem arz ettiğini zaaf götürmeyeceğini ele alarak.
Dışişlerinde ve uluslararası ilişkilerde yanlış atılacak adımların çok pahalıya mal olacağı ve kolay kolay telafi edilemeyeceği ile ilgiliydi yazım. Örneğin çok kısa bir sürede hemen hemen bir kaç saniyede Rus uçağını düşürdük. Getirisi ne oldu?
On yedi saniye sınırımızı ihlal eden Rus uçağını kahramanca düşürdük.
Getirisi ile götürüsü karşılaştırıldığında turizmden tutun meyve sebzeye kadar milyarlarca dolar kazanacakken kazanamaz olduk.
Kârdan zarar misali (hatta ve hatta eksi bölgeye girdik) ekonomik bilânçolar konusunda özellikle bu tür politikalar hem Devlete hem de özel sektöre ağır bedeller ödetti. Ödetmeye de devam ettiriyor.
Prestij kaybettik, uçaklarını kahramanca düşürüyoruz.
Sonra da barışmak için mektuplar gönderiyoruz, fırsatlar kolluyoruz arayı düzeltmek için, bir yalvarmadığımız kaldı adamlara.
Şimdi koz onlarda Bay Putin’i kahraman yaptık.
Siyasi rakiplerini öldürten, kişiliksiz ve basit eski KGB bir Rus ajanı olan Putin’e bir el pençe durmadığımız kaldı.
Böylesi Devlet politikaları faydalı olmaz büyük zararlar verir.
Benzer yanlış politikaları özellikle de uluslararası ilişkilerde dış politikamızı adam akıllı gözden geçirmez isek maalesef siyasi anlamda prestij ve saygınlığın yanında ekonomide de durgunluk ve kırılganlıklar yaşarız, yaşamaya da devam ederiz.
Dışişlerine tavsiye ve öneriyle, büyük övgülerle getirilen Sayın Davutoğlu bir günah keçisi haline getirilecek.
AKP politikalarında mutlaka kurbanlara ve kurbanlıklara her zaman ihtiyaç vardır.
Geçmiş yıllara dönüp de bakarsanız her zaman kurban edilen siyasiler olmuştur.
Mısır, Irak, Suriye, Libya politikalarımızı bir gözden geçirelim.
Bir zamanlar onlarla nasıl ilişkilerimiz vardı? Şimdi ne haldeyiz?
Kendi yanlış icraatlarımızla kendimizi getirdiğimiz bu çıkmaz sokaklardan kurtulmak için, çıkabilmek için oldukça ucuz senaryolarla, mektuplaşmalarla güya çare arıyoruz.
Parlamentoda yekvücut olarak akıllı politikalar üretemeyen AKP tek başına bu ülkeyi adeta bir özel sektörmüş gibi patron havalarında, hiç şeffaf olmaksızın, şahsi ve kısır bir döngü içinde idare ediyor.
Bu arada hepimizin anladığı ve gördüğü üzere yapmış olduğu büyük hatalardan çaresizliğini ve zararlarını da halka ödeterek kurtuluş arayışlarını sürdürüyorlar.
Taktir edersiniz ki ucuz ve yanlış politikalar büyük bedeller ödetiyor bu ülkeye, bu halka. Elbette ki bu devran böyle gitmez, tökezleyip düşeceği bir an vardır.
Şahsen AKP devrinin kapanması gerektiğine inananlara ve bu konuda yazıp çizenlere hak verecek hale geldim.
Hani derler ya gitmeleri, kalmalarından daha hayırlıdır diye… Bunca olaylardan sonra ben de bu teze ister istemez katılıyorum.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.