MHP’nin içinde selamlaştığım oturup konuştuğum zaman zaman protokol gereği bir araya geldiğimiz birçok vekil var, Celal Aden başta olmak üzere tıpkı her siyasal oluşun ve partilerde olduğu gibi.
Elbette ki bu bir lütuf değil. Olması gerektiği için bir arada olurduk.
Kimi zaman da icra ettiğim görevimden ötürü (Şişli Etfal Hastanesi Müdürü) olduğum için.
Hastaları, tahlilleri ve ameliyatları, muayene olmak istediklerinde bana gelirlerdi.
Sağlıkta görevliyseniz, dil, din, ırk, siyasal farkı gözetmeksizin insanlara yardımcı olmak, onları yönlendirmek gibi bir misyon üstlenmişsinizdir işin doğası gereği.
İsmini vermek istemem eski bir MHP vekili ile yemekteyiz. Gazeteci refleksleriyle soruyorum:
“Sayın Vekil AKP’ye yoğun bakım ünitesi oldunuz hayırdır? Ne oluyor?” diye sorduğumda bana cevaben “MHP’nin başında Devlet Bahçeli olduğu sürece artık ben yokum onlardan uzağım” diye cevap verdi.
O vekile katıldığımı ve hayal bahçesinde dolaşan bir hayalperesti andıran Bahçeli’nin defalarca “Kürt kardeşlerimiz” diye Kürtlerden söz ettiğine birlikte şahit olmuştuk.
Şimdilerde keskin bir viraj alarak “U” dönüşü yaptı. Bu dönüş hem Kürt kardeşlerini üzdü hem de oy kaybına uğrayabileceğini tahmin ediyorum.
Bizim ülkemizdeki siyasilerin yüzleri maskeli ve makyajlıdır, yağmurlar yağınca makyaj erir gider. Gerçek yüzlerini görürsünüz.
Bilineceği üzere her maske zaman aşımına uğrar. Siyasiler namus kavramından tutun mezhep, cibiliyet, namert sözcüklerini argo deyim ve küfürlerle taçlandırarak birbirlerine hakaret ederler. Anlayacağınız nezaket ve ahlak varken, diplomasiyi diplomatça değil de argo bir dil kullanmayı tercih ederler.
Rahmetli Menderes ile Erbakan müstesna. Bizim hayalperest Bahçeli, HDP’yi Sayın Demirtaş’ı sevmeyebilir, beğenmeyebilir, politika anlayışlarıyla ters düşebilir.
Bu olasılıklar onun 6–7 milyon seçmenine saygı duymamasını gerektirir mi?
Güneş’e gözünüzü kapayıp güneşi görmezden gelip inkar etmek nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Her etki belli bir tepkiyi gerektirmez mi?
Kendisine olası bir koalisyonda Başbakanlığı bile teklif eden Sayın Kılıçdaroğlu’nu azarlayarak bir dövmediği kalmıştı. Liderlik bu mu? Nezaket dili varken irtifa kaybetmenin anlamı ve yararı ne?
Milli iradenin tek başına iktidar olmasını istemeyen AKP hükümetine TBMM Başkanlığını ikram etmek ya da AKP’yi yoğun bakım ünitesi haline getirmek MHP’ye ne yarar sağlar? Anlayabilmiş değilim.
Ey Bahçeli! Titre ve kendine gel en azından lideri olduğun harekâtın oy ve irtifa kaybetmesine sebep olma.
Kürtlerin dini İslam’dır. Ayeti Kerime’de “Müslümanlar kardeştir” der. Kardeşler arasında ayrılık gayrilik olmaz zira Türklerin de dini İslam’dır.
Parçalama, ayırma her türlü bölme ve kutuplaşmanın ağır bedeli ve vebali vardır.
Seçmene, milli iradeye saygı hem yasalardan hem de edeptendir. HDP’ye ve diğer partilere oy veren seçmen kitlesi, Londra’dan, Waşington’dan, Telaviv’den gelmedi.
Bu ülkenin seçmenleridir onlar saygı duysanız da duymasanız da, hiç olmazsa hakaret etmeyin. Hakaret, beraberinde misliyle hakareti getirir.
Onun için hayal bahçesinden çık, hakikat penceresinden bakmayı ve görmesini bil.
İslam’ın büyük vekillerinden Allah dostu Risaye-İ Nur külliyesinin baş mimarı milyonlarca okuru, talebesi olan Nur harekâtının kurucusu Said-i Kürdi Bediüzzaman da bir kürttür.
Ölümünün üzerinden 55 yıl geçtiği halde bu yıldız sönmedi. Güneş gibi parlıyor ve büyüme ivmesi devam ediyor. Bu davanın içinde binlerce ülkücünün olduğunu bilmem biliyor musunuz?
Hayat ve ölüm ancak Allah’a aittir onun yetkisindedir. Söz, eylem, egemenlik hâkimiyet ancak ve ancak Allahın’dır. Kalın sağlık ve inançla siz değerli Sonsöz okurları. Gerisi Angarya...