Kendimi bildim bileli, çevre ve hak temelli bir mücadelenin içindeyim.
Doğayı korumak için çevre ve zihinsel kirliliğe karşı durdum hep.
Çevreci, insan hakları ve basın kimliğimle, her türlü kirliliğe karşı var gücümle mücadele ettim.
Tabi kolay değil bu ülkede kirliliklerle mücadele etmek.
Çünkü bunun ağır bir riski ve faturası vardır.
Buna da katlanacak duruşun olmalı öncelikle.
Göze aldık her şeyi ve sonuçlarına katlandık da.
Mahkemelerde yargılandık, tehditler aldık, dışlandık ötekileştirildik, sürgünler yedik, sürgün içinde sürgünler yaşadık, sürgünde bulunduğumuz yerlerde bekletilerek cezalandırdık.
Ama asla yılmadık, her şart ve koşulda da çizgimizden şaşmadık.
İnandığımız değerler uğruna gözü kara bir şekilde mücadele ettik bu güne kadar.
Bu mücadele ne kadar zor ve engebeli, riskli de olsa da hâlâ devam ediyor.
Kimseden korkmadım, geri adım da atmadım.
Heyecanımı ve azmimi koran tek şey, temiz bir toplum ve temiz bir dünyaya dair umutlarımın günden güne tükenmesi oldu.
Çünkü bakıyorum kirlerleşmemiş bir yer kalmadı.
Bırak ovaları, şehirleri, köyleri; en yüksek dağlar bile kirlenmiş.
En ücra akarsular, nehirler, denizler,
Ovalar, ormanlık alanlar, yaylalar, bozkırlar da kirlenmiş.
Cennetten bir bahçe olan dünyada insanoğlu sayesinde her taraf kirlendi, yaşanmaz hale geldi.
Doyumsuzluk, hırs ve duyarsızlıklar yüzünden dünyamızın geldiği nokta iyi görünmüyor benden.
Ne temiz bir köşe kaldı yaşadığımız bu dünyada ne de tam olarak güvenebileceğim temiz insanlar.
İçimde bu dünyada ne temiz bir yer ne de bir kahramanın kaldığına dair bir umut kalmadı.
Etrafımda görebildiğim her şey, görebildiğim herkes, az çok kirlenmiş bir şekilde.
Bir kirlilik salgını var her tarafta.
Ne temiz bir dünya ne de temiz bir kahramanım var artık.
Bu dünyayı böyle miras almamıştık oysa.
Bu dünyanın böyle olmasını istemedik.
Böyle de hayal etmemiştik.
Kirliliği yaratan; bencillik, çıkar, menfaatçilik, egoistliktir en çok da.
Kirlilik zihinlerde ve vicdanda başladı önce.
Temiz toplum,
Temiz dünya yok artık.
Tanıdığım hemen hemen herkes çıkar peşinde.
Güçlünün ve zenginin yanında yerini almış herkes.
Zenginin taziyesinde ve düğününde, başta din adamı kisvesine bürünmüşler sıraya giriyor.
Fakirin taziyesi ise kimsenin umurunda değil.
Herkes güçlünün, zenginin ve yetki sahibi olanın kuyruğunu tutmuş sürükleniyor.
İnsan hakları, temiz çevre, hak, hukuk, adalet, kimsenin umurunda değil.
Bir çevreci,
Bir insan hakları savunucusu,
Hak ve adaletten yana bir olarak temiz ne bir yer ne bir kişi görebiliyorum koca dünyada.
Her taraf kirli ve kirden kokuşmuş.
Gittikçe daha kirleniyor herkes, her şey.
Belki farkında değiller ama en güvendiğimiz dağlar ve temiz bildiğimiz insanlar da kirlenmiş ne yazık ki.