Bazen insanin çaresiz kaldığı, elden bir şey gelmediği ve yardım alacak makam kalmadığı zaman ister istemez "Allah" ile başlayarak dua eder. Oysa olması gereken "Allah" ile her daim irtibat halinde olup dua edilmesidir. Dua konusunda iki yanlış hep yapılmakta. Bunlardan biri; çare ve vesilelere baş vurmadan, yapması gerekeni yapmadan ve işin ehlinden yardim almadan "Yatır, Şeyx ve Ağaçlara bez bağlama..." ile "Allah" deyip dua etmek. Diğeri de "Bilim, ilim, batı..." deyip duayı hafife almak veya inkar etmektir. Bu iki yanlış bir doğru etmediği gibi birincisi umulan faydayı görmeme diğeri de günaha girme rizki ile karşı karşıya kalabileceğidir. "(Ey muhammed!) De ki: "Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak."(Furkan süresi 77 ayet.) Toplumun geneline yayılma eğilimi gösteren ve çatışma ortamına götüren bu iki yanlişın musebibbi dinini doğru öğrenmekten mahrum edilmesi sonucu oluşan cehalettir. Bu cehalettin topluma faydası oluşumudur? Bence hayır. Corona virüsü bize bunu net göstermiştir. Kocaman Prof. lar (görevini yapandan özür dileyerek) ilaç, aşı, tanı, tedavi... ile uğraşma yani maddi çareler bulma yerine tv lerde batıyı överek laf cambazlığı yapmaktan öteye bir şey yapmadıklarıdır. Bir de bazı yazar çizerin bilim insanı olan prof lardan maddi katkı bekleme yerine "Flan tarikat ilaç bulsun..." "Bu kadar imam bir doktor etmez"... ve benzeri sözlerle Prof lardan ümidini kesip hacı, hoca ve din adamlarına saldirmalaridir. Sanırsın ki batıda Papazlar, Hahamlar, Rahipler, Keşişler... Aşı ve ilaç bulmuşlarda hocalar onlardan geri kalmış. Aslında herkes görevini yapsa ve diğerinin görevine saygı gösterse başarı kendiliğinden gelir. İnsan maddi yapısı cihetiyle ihtiyaçları olduğu gibi manevi yönüylede ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların başında da dua gelir. Dünya nüfusunun %95'dan fazlası farklıda olsa bir dine mensup olmaları bunun delilidir. Biz müslümanlar duaya inanır ve her an dua ederiz. "Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir." (Mümin süresi 60 ayet) Üstad Bediuzzaman da: "Duânın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Duâ eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir...(Mektubat 24) Tedbiri elden bırakmayalım. Duasız da kalmayalım. Selam ve dua ile.