Uygar olma seçeneği olduğu halde elinin tersiyle ret edip uygar olmamayı tercih edenleri yakın takibe aldığınızda hayatları, eğitimleri, işleri ve sosyal statüleri ortada. Örnek alınır mı? Almak isteyenlerin de seçeneği var, alanlar alır ama sonucuna da katlanırlar. İsteseler de istemeseler de boşluktadırlar.
Bu yarım yamalak ve eksik olan açıklamam basit de olsa bireyler için geçerli bir stil ve davranış biçimi.
Uygar olmayı, medeni normları ret eden, eğitim ve bilimden nasibini gerektiği kadar almayan hatta almak bile istemeyen Devletler de var. Onları da mercek altına alırsak duruşları hayatlarını idame ettirmeyi nasıl ve ne şekilde sürdürdükleri ortada.
Yem olmaya hazır oltaya takıldı takılacak sazan balığı gibi, kendinden bir haber umutları ve gelecekleri meçhul ve karanlık.
Bir de çakal modeli Devletler var. Gözlem yaparlar. Güçsüz, düştü düşecek konumda olan zayıf Devletlere eften püften bahanelerle iştahla saldırırlar, onları yok etmezler, yok etmek işlerine gelmez. Dünya kamuoyunda belirgin olarak prestij kaybetmek istemezler, bu tarzda olan Devletler kurnaz tilki kurnazlığıyla davranırlar.
Uygar, güçlü dahili ve harici tehlikeler karşısında kendilerini kurtarabilen, dimdik ayakta durabilen, örnek ve rol model alınan, insanlığa her türlü katkısı ve yardımı olan, sevilen, saygı duyulan, haris ve aç gözlü olmayan Devletleri de göz ardı etmemek gerek.
Diktatörlerce yönetilen, dikta yönetiminden nasibini alan, çıkmazlar içinde olanlar da var. Bu tür Devletlere Devlet demektense “Kabile Topluluğu”, “Aile Şirketi” veya “Aile Hükümdarlığı” demek, öyle adlandırmak daha yerinde olmaz mı?
Sosyalizm, komünizm, liberalizm, faşizm, Demokrat ve liberali vs. Daha neler, neler? Say, say bitmez denilecek kadar yönetim ve idari tarzlar var.
Sonuç olarak gerçek demokrasiyi tercih etmeyip yan yollara sapanlar, bilimden uzak olup kahve fallarıyla fallara baktırıp paralel karar verenler egolarının tatmini uğruna başvurmadıkları yol bırakmayanlar nasıl huzur bulurlar? Ne kadar ayakta kalabilirler ki? İktidar hırsı uğruna makam ve mevkilerini hatta ülkelerini ve canlarını bile kaybedenlerin sonlarına, yok olmalarına canlı canlı şahit olmadık mı?
İsim vermeyelim etik olmaz ama acıdır ki olanlar oldu.
Oysa uygar olmak uygarca yönetmek çok zor değildi hatta imkânsız hiç değildi.
Uygar birey, uygar olmayan birey, uygar lider, uygar olmayan olmak istemeyen faşist ya da diktatör liderler, uygar devletler veya uygar olmayan devletler… Tarih bu tarzlarla dolup taşıyor ve seçenek sunuyor.
İsteyen istediği şekilde tarihin tozlu raflarında yerini alacak iyi izler ve iyi hatıralar bırakıp sevgiyle, saygıyla, rahmetle anılanlara selam olsun diye düşünüyorum bilmem ki sizler nasıl düşünüyorsunuz doğrusu merak ediyorum, herkesin her şekilde düşünme seçeneği var. Olmalı da.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz Batmanlılar ve Sonsöz okurlarımız.