Son yıllarda gündeme getirilmeye çalışılan ve de çocuk tecavüz ve cinayetleri ile günümüzde bir zaruretmiş gibi dillendirilen idamı istemek ve yasalaştırmak için çaba harcamak, ne kadar doğrudur?
Ebu’l-Hakem el-Becali anlatıyor: Ebu Hüreyre ve Ebu Said (ra)’i dinledim.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini müzakere ediyorlardı: “Eğer sema ve arz ehli bir Mü’minin kanına (haksız yere dökmede) iştirak etselerdi Allah her ikisini birden cehenneme atardı.” (Tirmizi, Diyet 8)
Oy verdiğimiz parlamenterlerin çıkaracağı yasa ile dinen meşru sayılmayan bir idam yasası ve bu yasaya uygun bir idam kararı hakim verir ve o kişi idam edilirse bu hadisi de göz önünde bulundurarak hiç düşündük mü?
Çıkan yasalar geriye dönük olmadığı için Elif’i katıl eden cani idam cezası çıksa dahi ona bu ceza uygulanmayacağı gerçeğini de bilmek lazım.
Yer ve gök ehlinin tamamı uygun bulmasının o kadarda önemli olmadığı, İdam edilerek kişinin öldürülmesi, Allah katında cezadan kurtulamayacağı ve cehennem girileceği gerçeği.
Allah Nisa suresi 93 ayeti: “Kim bir Mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır” (diy. Meal)
Bir mümini kasten öldürmek, Allah lisanıyla lanetlenen kişi olmak gibi bir ihtimalin olduğu idam’ı talep etmek çok tehlikelidir.
CHP ve diğer muhalefet partilerinin iktidar ve ortağının idam talebine destek vermemeleri bana göre doğru olanıdır.
İnsanın insanı öldürmesine cinayet, devletin yasalara uygun biçimde kişiyi öldürmesine de idam denilir.
Cinayet işleyen kişilerin % 90’dan fazlası kendilerine göre haklı bir sebepleri vardır.
Ancak bu sebepler yasalara uygun değilse devlet tarafından dikkate alınmaz ve kişi tutuklanır yasaların ön gördüğü cezalara çarptırılır.
Yasaların uygun gördüğü hafifletici nedenler göz önünde bulundurulabileceği gibi bazen de tersi bir durum ile yanı ceza artırılabilir.
Mesela; kişiyi tasarlayarak, tahamüden öldürmüşse cezanın en ağırıyla cezalandırılır.
İdam; haklı gerekçelere ve devletin yasalarına uygun olsa dahi, Allah’ın emrine uygun değilse buna katıl denilir, taammuden adam öldürmek gibi olur.
Furkan Suresi 68-69 ayetleri: “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar”
“Kıyamet günü azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedi kalır” (diy. Meal)
Nasıl ki mensubu olduğumuz ülkenin yasaları bizleri bağlar, o yasalara uygun yaşamak gerekir. Aksi durumda cezai müeyyide ile karşı karşı kalabiliriz. Öyle de imtihan yeri olan bu dünyada yaşayışımızı Allah’ın rızasına göre uygun olması gerekir yoksa “hesap ve ceza gününün (ahret gününü) maliki Allah’a mahsustur”(Fatiha) gereği ceza göreceğimizdir.
Çünkü öldükten sonra devletin kanunlarına göre değil Allah’ın emir ve yasaklarına göre sorguya çekileceğimiz gerçeğidir.
Ankara Polatlı’da vahşice katil edilen 8 yaşındaki Elif Yağlıkara ve buna benzer cinayetleri kabullenmek, canileri savunmak doğru olmadığı gibi İdamı istemek de doğru değildir. Çıkacak yasalar geri işlenmediği için bu cani/canilerin cezası üzerine hiçbir etkisi olmayacağıdır.
Yasanın doğru bulduğu ve meşru olan her şey dinen meşru olduğu manasına gelmez. İçki, faiz, genelevde zina… gibi yasal olan birçok şeyin dinen meşru olmadığı Allah katında en büyük günahlar olduğu da bir gerçektir.
Ülkemiz anayasasının değişmez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilk beş maddeler, hukukun üstünlüğü ve adaletin tartışıldığı bir dönemde, ucunun nereye varılacağı belli olmayan idamı istemek çok ama çok tehlikelidir.
Dinimiz İslam, öyle bir yöntem uygular ki haram saydığı ve cezai müeyyide ön gördüğü suçlara giden bütün yolları ve sebepleri ortadan kaldırır.
Yani önleyici ve koruyucu tedbirlerle o suçun işlemesini adeta imkânsız hale getirir.
Yine de bu suçu işleyenlere cezai müeyyide uygulamak ise bir hak olur.
Gayri meşru ilişkiye zina denir ve cezai bir yaptırımı vardır. Allah İsra 32:
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o son derece çirkin bir iştir ve çok kütü bir yoldur”
Zina yapmayın değil zinaya yaklaşmayın demesi, zinaya giden tüm yolların kapanması manasına gelir.
Laik bir sisteme sahip olan ülkemiz kimsenin giyim ve kuşamına karışmadığı gibi, cinsel duyguları tahrik edici giyinmelere, karma eğitim ve tedaviye, plaj ve diskolara, filim ve dizilere de müdahale etmemektedir.
Evlenmeyi cazip hale getirip imkanları uygun olmayanların evlenmelerini sağlamak ve onlara yardım elini uzatmak devletin ve zenginlerin görevidir.
İşin kolayına kaçmak, idam edelim gitsin mantığına göre hareket etmek dinen sakıncalıdır.
Abdullah bin Ömer, peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem:
“Dünyanın tamamının zeval bulması, Allah nazarında bir Müslüman’ın haksız yere öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizi)