Ülkemizde genel seçimleri kazanıp iktidar olacak bir parti aranıyor. Aranan partide olması gereken özellikler: Hırsızlık yapmayacak, yaptırmayacak. Şunun bunun tarafından kuşatıl(a)mayacak kadar bilgili, becerikli olacak.
Vatandaşına hizmet edecek. Yapmış olduğu hizmeti asli görev bilip; binlerce kez televizyon kanallarında ve yazısal medyada “şunu yaptık”, “Bu ilki biz başardık” demeyecek.
Ücretlilere minik minik zamlar yaparak vatandaşla adeta alay etmeyecek.
Türk dilinin hakkını vererek kullanmasını bilecek ve argodan, küfürlerden uzak duracak bir parti aranıyor.
Siyasette irtifa kaybetmeyecek. Diplomasiyi iyi bilecek. Kendisine oy vermeyenleri de kucaklamasını bilecek bir parti.
Enflasyonu ve asgari ücreti kendileri belirlemeyip bağımsız bir kurul tarafından belirleyecek, çalışanların özlük ve sosyal haklarını belirlemede realist ve dürüst olacak bir parti. Yaptıklarıyla övüneceğine yapamadıklarına çare bulup, sorunların üstesinden bilimsel ve çağdaş metotlarla, yöntemlerle ilgilenecek bir parti.
Devletin kadrolarını, makamlarını şuna buna peşkeş çekmeyecek. İleri demokrasiyi benimseyip, insanı kutsal bilip hak ettiği değeri verebilmeyi misyon edinen bir parti.
Elleri kirlenmesin diye kirli paraları para sayma makinelerini evlerinde bulundurmayacak bir parti aranıyor.
Ayakkabı kutularına yalnız ve yalnız ayakkabı koyan mümkünse ayakkabı kutularından oldukça uzak durmayı bilen bir parti.
Kabinesini kurarken, Bakanlarını seçerken özellikle çocuksuzlara bakanlık veren bir parti.
Evet değerli okurlarımız bu kadar mizah yeter sanırım. Ancak realite şu ki henüz ileri demokrasiye geçemeyişimiz, adam akıllı bir yeni anayasa yapamayışımızın bedelini ağır bir şekilde ödüyoruz diye düşünüyorum.
Dejenere olmuş şu mevcut partilerden kurtulup adam akıllı partiler olsa da seçimleri, yönetimleri, Belediye Başkanlarını hayırlı ve başarılı bir şekilde başarabilmeyi milletçe arzuluyoruz, diye düşünmeden edemiyorum.
Katılır veya katılmazsınız saygıyla karşılıyorum. Görüş ve yorumlarınızı ancak aynı simaları, aynı partileri değişmeyen hep aynı imalatın benzer versiyonu olan liderleri görmek, onları dinlemek durumunda kalmak ve onları seçmek inanın bıkkınlık veriyor.
Seçim sandığına giden yolları değerlendirmek yolun ötesini berisini irdelemek masaya bizim seçmeyip liderlerin emrivaki önümüze getirmiş oldukları şahsiyetleri seçerken çok dikkatli ve seçici olmamız gerekmez mi?
Hür ve bağımsız olmayan, emir ve talimatlarla, yönetime talip olan kişi ve partilerin bu millete, bu ülkeye sizce bir yararı olabilir mi?
Fatih; Recep Tayyibi, Osmangazi; Devlet Bahçeliyi, Mustafa Kemal; Kemal Kılıçdaroğlu'nu şu an görseydi onlar, bunların söylemlerini duysaydılar ne düşünürlerdi?
Düşünmenizi istiyorum. Acı acı tebessümlerinizi görür gibiyim.
1 Kasım 2015 seçimleri adil ve eşit şartlarla yapılmadığı halde seçim sonuçlarını zafermiş gibi lanse eden AKP’nin kendi tahribatlarını düzeltmesi, revize etmesi, ekonomiyi başarabilirse toparlaması hiç kolay olmayacak gibime geliyor.
Bir yazar, bir düşünür olarak zafer kazandıklarına inanmıyorum.
Göreceğiz, göreceksiniz gelecekteki icraatlarını AKP kazandı, millet kaybetti ben böyle düşünüyorum, kim ne düşünürse düşünsün.
Kalın sağlık ve sevgiyle Siz saygın Batman Sonsöz okurlarımız.