Batman'da Abdullah Öcalan için düzenlenen “Öcalan'a Özgürlük” kampanyası için evleri gezerek imza toplayan Belediye Eş Başkanı Gülistan Akel ile 3 Belediye Meclis üyesinin de aralarında bulunduğu 9 kişi gözaltına alınmış, gözaltına alınanlar emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı.
Aynı şekilde eşzamanlı olarak Mardin'in Kızıltepe ilçesinde aynı kampanyayla ilgili Kızıltepe’nin İlçenin TOKİ evleri mevkiinde kampanya ile ilgili çalışma yürüten Belediye Başkanı Eş Başkanları İsmail Ası ile Leyla Salman da polis tarafından gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştı.
İki yerdeki gözaltıların “haklarında ihbar olduğu” iddiasına dayandırıldığı ve aslında konunun imza kampanyasının içeriğiyle ilgili değil kampanyanın yürütülüş biçimine dair olduğu söyleniyor.
Elbette ki gözaltına alınanların gözaltına alınmadan da emniyete çağrılarak ifadelerine başvurulması mümkünken ifade alma biçiminin gözaltı formunda yapılmış olması özellikle şu dönemde, yani hükümet ve İmralı arasında yürütülen barış görüşmelerinin sonuca ulaşmak üzere olduğu şu dönemde yanlıştır, eleştirilmelidir.
Kampanya ve kampanyayı yürütenler hakkında gerçekten ihbar olup olmadığına bakmaksızın bir diğer konu da var ki tek başına yürütülen kampanya ve kampanyayı yürütenlerden bağımsız olarak değerlendirilmeli ve kanaatimce eleştirilmelidir.
Hangi siyasal parti ya da örgütün her ne konuda olursa olsun olsun yürüttüğü veya yürüteceği bir imza kampanyasının ev ev dolaşılarak kapı kapı yürütülmesi yanlıştır.
Çünkü kapınıza getirilmiş talebin ya da siyasal söylemin sizin de imzanızı talep etmesi ve sizin talep edilen imzayı atmamanız ya da söylemi desteklemediğinizi belirtmeniz sizi riske atar.
Sizin adresinizle birlikte fişlenme olasılığınızı taşır. Ki her insanın en temelde çoluk çocuğuyla barındığı evinin güvenliğini sağlamaya çalışması en hassas olduğu konudur.
Daha önce de her seçim döneminde sadece HDP değil diğer siyasal parti temsilcilerince yürütülen çalışma ve kampanyalarda kapı kapı dolaşılarak oy ya da imza istenmesi kişiye, adresinde fişlenme tehdidiyle kendinizi dayatmaktan, düşüncenizi baskılamaktan farksız ve istismara açık bir yöntemdir.
Bunun aksine bu ve benzer kampanyaların şehrin çeşitli noktalarında halka açık mekanlarda veyahut kaldırım üstlerinde açılacak stantlarda kişinin kimlik bilgileri sorgulanmaksızın ya da istenmeksizin yürütülmesi daha adil olacaktır.
“Öcalan’a Özgürlük” için isteyen istediği kadar çalışma yürütebilir, imza isteyebilir ya da yürüttüğü çalışma ya da kampanyaya destek olunmasını isteyebilir.
Fakat imza ya da destek isteyeceklerinizin de bu imzayı atmamak bu desteği vermemek ya da düşüncenize katılmamak gibi bir özgürlüğü vardır.
Bunu tercih edenin ya da düşüncenize katılmayanın ismi ve de evinin adresinin kayda geçilmeyeceğinin taahhüdünü ya da güvencesini kim verecek.
Kendisini ve ailesini bu tehditten nasıl koruyabilecek?
Tersten düşünelim herhangi bir ilde ulusalcı Kemalistlerin Öcalan’ın idam edilmesine dönük başlatacakları bir imza kampanyası için kapı kapı dolaştıklarını ve ekseriyeti milliyetçi olan bir mahalle ya da sitede yaşadığınızı varsayın.
Kapınıza gelmiş insanların elindeki formlara imza atmadığınızda sizi ve ailenizi fişlenmekten ya da linç edilmekten kim nasıl koruyacak?
Ya da Bir CHP belediyesinde yine idam talebine dönük bir imza kampanyasına destek vermeniz istenir ve imza atmadığınız da işinizden edileceğiniz tehdidiyle muhatap kalırsanız hoşunuza gider mi?
Bunun sonuçlarına razı mısınız?
Ez cümle, siz öteki için demokrasi istemedikçe demokrat olamazsınız...