Batman’da inşaat iş kolunda 100 bin’in üzerinde insan çalışıyor. İşsizlik ve meslek sahibi olamamak, insanları olabildiğince ağır ve riskli olan inşaat sektöründe çalışmaya mecbur ediyor. İnşaat iş kolunda çalışanların çeşit çeşit sorunları var. Az ücretle çalışma, sosyal güvenceden yoksun olma, mesai saatlerinin belli olmaması, her şeyden önce de inşaatlarda iş güvenliğine ilişkin yeteri kadar önlem alınmaması… İş güvencesi ve kazanç açısından iş kolları arasında ilk sıralarda yer alan bu sektörde son günlerde ölümle sonuçlanan birkaç kaza meydana geldi. İnşaat sektöründe çalışanların iş kolları olabildiğince geniştir. Yerüstü veya yeraltındaki her türlü yapım, onarım işi, Yol yapım, altyapı, demiryolu, köprü, duvar, kanal, sıhhi tesisat, toprak kazı, sıva, badana, boya gibi daha birçok iş, inşaat sektörünün alanına giriyor. Bu nedenle diyebilirim ki Batman’da iş gücünün yüzde 50’si inşaat alanında çalışmaktadır. Ağır ve iş sağlığı ve güvenliği açısından oldukça ağır olan bu sektörde sık sık ölümle sonuçlanan meslek hastalıkları ve kazalar meydana gelmektedir. İnşaat malzemelerinin çoğunda kimyasal maddeler bulunması ve çalışma alanlarının sürekli tozlu olması, çalışanların sağlığı üzerinden ciddi etkiler bırakmaktadır. Bu nedenle bronşit, sinir sistemi rahatsızlıkları, deri alerjileri, akciğer kanserleri, inşaat işçilerinde görülen hastalıkların başında gelmektedir. Hastalıklar gibi iş kazalarıyla da işçiler sakat kalabiliyor veya yaşamlarından olabiliyor. Şehrimizde geçmişten bugüne inşaattan düşme, göçük, çökme, iskelenin çökmesi ve benzer birçok kaza sonucu işçiler ya sakat kaldı veya yaşamlarından oldu. Batman’daki iş gücünün yüzde 50’si inşaat sektöründe çalışmasına rağmen iş güvenliği ve iş sağlığı ile ilgili tedbirler yeterli görünmüyor. Özel sektör ile kamu kurumlarındaki alınan iş güvenliği ve iş sağlığı tedbirleri arasında dağlar kadar fark var. Oysa inşaat işçisi ister kamu kurumları ile ilgili bir alanda olsun, ister özel sektörde olsun, aynı iş güvenliği ve sağlığı konusunda eşit haklara sahipler. Hiçbir sendikal hak ve meslek odaları, dernekleri bulunmayan inşaat işçilerinin çalışma koşullarını iyileştirme ve sağlıklarını korumak için kimse çaba göstermiyor. İş sağlığı ve güvenliğini sağlama konusunda geliştirilen İSG’ler de kaza ve hastalıkların önüne geçemedi. Çalışanların iş kazasına uğramasını önlemek amacıyla güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak için gerekli tedbirler almakla sorumlu olan İSG’ler de genelde işverenin hakkını savunur pozisyonunda görünüyor. Yani İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG)’lerle, iş kazaları ve hastalıklar önlenemiyor. Devletin ilgili kurumlarının denetimi ve yaptırımlarının acilen bu konuda devreye girmesi gerekir. Öyle birkaç levha asmak, şerit çekmek, baret takmakla iş güvenliği alındığı söylenemez. Ölümlü kazaların bu kadar sık olması, normal değildir. Kazaların önüne geçmek için işverene daha ciddi sorumluluklar yüklenmeli ve gerçekçi önlemler alınmalıdır. Ekmeklerinin peşinde koşan ve terleyen işçilerin, iş kazalarında yaralanmasına ve ölmesine ‘dur’ denilmelidir.