Ülke olarak büyük bir sınavla karşı karşıyayız.
Bu bir anlamda insanlık sınavıdır. “Acı duyuyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” özdeyişine uygun bir sınav.
Geniş bir coğrafyayı etkileyen bir deprem yaşadık.
Öyle bir deprem ki ezber bozdu.
Normalde bir deprem sonrası fay veya fayların enerjisi boşalır.
Ardından düşük şiddetli artçı deprem olurdu.
Ancak bu defa ana depremden sonra artçı depremler de yüksek şiddetli devam etti.
Üstelik bir ana depremden yaklaşık dokuz saat sonra aynı şiddette başka ana bir deprem oldu.
Böyle olunca insanlar afalladı.
Ne yapacağını şaşıran insanlar eve girmeye korkar oldu. İkinci artçı deprem yıkılan bina sayısını artırdı.
Yıkılan binaların sayısı artınca ölen ve yaralanan insan sayısı da arttı. Yüzyılın doğal afeti büyük bir travma yaşanmasına neden oldu.
Ölmeyen ve yaralanmayan insanların bir kısmının evi yıkıldı veya hasar gördü. Bu depremin şiddetini yaşayan insanların birçoğu psikolojik olarak etkilendi.
Bu depremde bazı durumlar yönünden umut verici oldu. İnsanların insanlığının bitmediğini bize göstermesi açısından umut vericidir.
İnsanlar maddi manevi yardım için seferber oldu. Nakdi ve ayni yardımlar olabildiğince toplandı. Yediden yetmişe yardım eden oldu.
Birçok STK, Site, Odalar, Özel ve Tüzel kişiler gerek fiili olarak gerekse maddi ve manevi olarak depremzedelerin yanında durarak eşrefi mahlûkat yolunda yarıştılar.
Ancak bir de bardağın diğer boş yarısı vardı. Depremde yapılan yardımları yağmalamaya çalışan insan müsveddeleri insanlığın ortalamasını bayağı düşürdüler.
Kimi esfeli Safilin mahlûklar mağaza ve marketleri yağmaladı. Kimi de yardım etme yerine bu durumdan rant devşirmeye çalıştı.
Ekmeği maliyetine satması gerekenler bu durumdan ne kadar karlı çıkabilirim düşük seviyeli düşüncesine daldı.
Ekmek normal şartlarda yedi liraya satılırken bazı densizler on dört liraya sattı. Vatandaşlardan gerekli cevabı aldılar elbette.
Bu tür istismarcılar elbette hukuk önünde cevaplarını almalılar. Bunların bir de ceza davası olmalıdır ki bu tür ahlaksızlığa başka kimse cesaret etmesin.
Bir de yaralar sarıldıktan sonra mahkemeler önünde hesap vermesi gerekenler var ki bir daha böyle acılar yaşamamıza sebep olmasınlar.
Yaptıkları apartmanları yıkılanlar ve bu apartmanların enkazları altında kalanlar için kamu davası açılmalıdır.
Bu binaları yapanlar bilinçli taksirle adam öldürme ve adam yaralama suçu ile yargılanmalıdır. Savcılarımız medyadaki görüntüleri suç duyurusu olarak görmelidir.
AFAD ‘dan,Valiliklerden yıkılan bina veya yıkılan binaların müteahhit bilgilerini alarak soruşturma başlatmalıdırlar. Teknik olarak kusurlu sayılanları bilirkişiler vasıtasıyla tespit etmelidirler.
Yıkılan binaların altında varsa yaralanmış veya ölmüş insanlar için kamu davası açılmalıdır. Bu binaları kontrol edenler içinde iştirak halinde adam öldürme ile yargılamalıdırlar.
Bu tamamen benim görüşüm.
Elbette savcılarımız ve hâkimlerimiz işlerini benden çok daha bilirler. Ancak bir daha böyle olayların yaşanmaması adına bir şeyler yapılmalı diye düşünüyorum.
Bir şeyler derken, bir de artık önüne gelen Müteahhit karnesi alamamalı.
Alanlar da sıkı bir denetimden geçirilmelidir. Binası yıkılan veya hasar gören Müteahhit’in karnesi iptal edilmelidir.
Yaptığı binası yıkılan Müteahhit bir daha bina yapamamalıdır.