2000’li yıllarda bir Batmanlı gazetecimiz ulusal gazetelere servis yaptığı intihar olayları ile ilgili olarak; “intiharların başkenti Batman” başlığını kullanmıştı.
Bu haber sonrası Türkiye genelinde intihar olayları gündeme geldi, tartışıldı, hatta seminerler verildi.
Dicle Üniversitesinden, psikolog, sosyolog, psikiyatrist ve toplum bilimciler ilimize de gelip günlerce intiharlarla ilgili seminerler verdi.
Daha ilginç olanı Müftülükte gençleri intihardan caydırmak için “Alo İntihar” hattı bile kurulmuştu. Toplum olarak herkes üzerine düşen görevi yapmaya başlamıştı.
O tarihlerde mevzu o kadar derinleşmişti ki yerel gazete sahipleri ‘intihar teşvik edilmesin’ diye intihar haberlerine boykot uygulamış ve uzun bir süre hiç bir intihar haberleri yerel gazetelerde yer almamıştı.
Bunu neden anlatıyorum o yıllarda il genelinde bir toplum bilinci, yetkililer de ise bir duyarlılık vardı. Şimdi bunu görmek mümkün değil, toplumu yozlaştırdılar, yetkilileri de siyasi emir kulu yaptılar (!) şimdi varsa yoksa menfaat, çıkar, hile ve hurda… Beyinler sanki bunlara odaklanmış. Gençleri, kadınları, yoksulluğu, işsizliği, çaresizliği, ebeveyn eğitimini, resmî eğitim formatını masaya yatıran yok. Varsa yoksa makam, mevki, etiket, protokol, etrafa caka atma, yalakalık vesaire vesaire…
Kardeşim gelin tüm yetkililer, STK’lar, basın, toplumun diğer dinamikleri, siyasi partiler ortak paydada buluşalım. Bunu becerebiliyor muyuz? Siyasiler, STK’lar, yetkililer, gazeteciler, bireyler herkes birbirinin kuyusunu kazma peşinde! Nasıl bu hale geldik? Nasıl maddeperest olduk bu aklımızla inanın anlamakta sıkıntı çekiyoruz.
Şimdi bakın biz bilim adamı değiliz. Ama intiharlarla ilgili bir iki cümle söylenilecek yeteneğimiz var Allah’a şükür.
Öncelikle şunu belirteyim; yüce dinimiz intiharı kesinlikle ve kesinlikle men edip, yasaklamıştır. Vebali Çok büyük bir olay olarak olarak belirtmiştir. Ayrıca yüce Rabbimiz her insanın kalbine inanç mührünü vurmuştur. Yani kalpler mutlaka bir şeye inanmak zorunda. Yüce Allah kalbi bu şekilde formatlamış. Yani daha da özetlemek gerekirsek kalpler iman ile yani Allah’a inanmak,zikir ve teslimiyetle ancak mutmain olur. Bunun altında yatan en temel sebebin de, maneviyattan uzak bir anlayışa sahip olmamızdan kaynaklı olduğu gerçeğidir.
Allah’a tüm kalbi ile inanan hiç bir insan intiharı düşünmez ve düşünemez. Bu temelde tüm sorumluluk sahipleri ve en başta Müftülük acilen kolları sıvamalı “alo intihar hattı” veya bir başka uygulamayı devreye sokmalı ve geniş zeminli bir yol haritasını hayata geçirmelidir.
Bu yapılacak her türlü iş ve eylemden daha önemlidir.
Ayrıca intihar meyli olan veya ona götürücü şüpheli emareleri taşıyan ve barındıran her kim olursa olsun, aile veya yakın çevreleri bu kişiyi kesinlikle yalnız bırakmamalı ve onu dinleyip onunla yakından ilgilenmelidirler. İntihar anlık bir olaydır. Eğer küçücük bir şüpheniz dahi varsa öğüt ve telkinlerle bu insanları intihardan geri çevirmek için elden gelen her yol denenmelidir.
İntiharların ekonomik, sosyal ve toplumsal bir çok sebebi var. Evlerimizde her gün izlediğimiz TV ekranlarında ki şatafatlı hayat, yalılarda geçen hikayeler, lüks hayata özenti ve gösterilen intihar sahneleri de gençlerimizi ve de insanlarımızı ciddi anlamda olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Ailelerde ki mantıksız ve ölçüsüz baskı, ekonomik sıkıntılar, çaresizlikler, internette oynanan ‘mavi balina oyunu’ ve buna götürücü daha bir çok sebeplerin tümü masaya yatırılıp, tek-tek ele alınmalı ve çözüm üretilmelidir. Eğer bir gencimizi, bir insanımızı dahi intihardan vazgeçirtebilirsek bile, inanın bu her şeye değerdir. Çünkü inancımızda; Bir insanı ölümden kurtarmak ve ölümüne engel olmak, tüm insanlığı ölümden kurtarmıştır demektir.
Bu meseleyi bundan böyle gündeminizden çıkarmayın çünkü insanlarımıza ve gencecik bedenlere gerçekten de çok ama çok yazık oluyor…..