Irkçılık, tarih boyunca lanetlenmiş bir uygulamadır.
Son zamanlarda kör taassuba düçar olan fanatik spor taraftarları bu alanda kullanılmaya başlanmıştır. Fanatik taraftar, azgınlaşmış duygularının mantıksızlığı ile bir amigonun yönlendirmesi sonucu istenmeyen hareket ve eylemleri gerçekleştirebilmektedir.
Son zamanlarda yine bazı karanlık odaklar tarafından bilinçli bir şekilde bu şuursuz fanatikler harekete geçirilmiştir.
Karanlık güç odakları, Beşiktaş Fenerbahçe maçında gerçekleştirilen ve “Hükümet İstifa” sloganları ile maçla hiç alakası olmayan girişimlerde bulunmuşlardır.
Bilecik altın madenlerinin işletmesini hükümetten alamayan Koç Grubu, başında bulunduğu takımın taraftarını kışkırtarak iktidara karşı harekete geçirmiştir.
Şüphesiz Bursa da yapılan “Bursa Diyarbakır maçında ”Diyarbakırlı sporculara karşı gerçekleştirilen söylem, eylem ve saldırılar da bu güç odaklarının faaliyetlerindendir.
Şu bir gerçek ki spor, bilhassa Futbol ile ilgili organizasyonlarda çok büyük maddi menfaatler söz konusudur. Sporculara ve yöneticilerine ödenen para miktarına bakıldığında bu organizasyonlarda ne kadar büyük paraların döndüğü az da olsa görülebilecektir.
Batının yönettiği büyük meblağlı kapitalin başıboş bırakılması tabi ki düşünülemez.
Bizler, “spor ve centilmenlik” adı altında sadece kuru bir taraftar olurken, bazı güç odakları bu imkanları her türlü istek ve menfaatleri doğrultusunda yönlendirebilmektedir.
Kimileri bu gücü hükümete karşı harekete geçirip iktidara gözdağı verirken, diğer taraftan başka oyunlarla ortalığı karıştırarak kin ve nefretin oluşmasını sağlamaktadırlar.
Bursa Diyarbakır maçında saha içine atılan yabancı maddelerle, maç esnasında yapılan gösterilerin sporla hiçbir alakası yoktur.
Bilhassa bölgede hukuk dışı uygulamaların sembolleri açılarak gösteriler düzenlenmesi, organize suç odakları ile karanlık güçlerin ülkeyi karıştırma siyasetinin başladığını göstermektedir.
Her zaman ki gibi seçimler yaklaşırken yine karanlık mahfiller boş durmamakta, istikrarsız bir ortamın oluşması için şuursuz fanatik grupları harekete geçirerek bulanık sularda avlanmaya çalışmaktadırlar.
Bu spor ve sporculuktan uzak girişimleri tabi ki öncelikle iktidar görmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır.
Kin ve nefrete neden olan, halkları birbirlerine düşüren, söylem, eylem ve uygulamalardan uzak durulmalı, bu uygulamalara yok açan girişimlere yol verilmemelidir.
İnsanların fıtratında bulunan kavmiyetçi taassupçuluk, terbiye edilerek frenlenmediği müddetçe toplumsal yaşama zarar verecektir.
Toplumları bir arada tutan, birbirlerini inkar etmeden, farklılıklarını görüp, benimseyip bunlara rağmen sevgi ve saygı içinde bir arada yaşayabilme becerisidir.
Bu farkındalıklara rağmen bir arada yaşayabilen toplumlar ilerleyebilmekte, kalkınabilmekte, güç ve hakimiyet sahibi olabilmektedir.
Bu nedenle bilhassa son demlerde ülkemizde köreltilmiş bulunan ırkçı, şövenist ve hukuk dışı uygulamaların cilalanarak yeniden ortaya konulmasına fırsat verilmemelidir.
Hele hele maçlarda bilhassa şuursuz fanatikliğin ortaya çıktığı Futbol gibi binlerce kişinin bir araya geldiği ve bir kıvılcımla onbinlerin alevlendiği müsabakalarda bu tür söylem ve eylemlerin yeri olmamalıdır.
Bu uygulamaları ortaya koyan yönetici ve yönlendiricilere dikkat edilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır.
Eğer bu konularda gerekli önlemler alınmaz ve toplumu birbirine düşürücü kıvılcımlar, daha güçlü ve gür çıkarsa bilinmelidir bazı karanlık güçlerdevrededir ve bu güç odaklarıülkemizde karanlık oyunlarınıoynamaya başlamışlardır.
Bursa ve Diyarbakır maçında gerçekleştirilen gösterilerde Diyarbakırlı oyunculara yapılan saldırılar, bu oyunun başladığını göstermektedir.
Ellerde taşınan karanlık günlerin sembolleriyle ülke de hukuk dışı uygulamaların ortaya konduğu, ülkenin karanlık güç odaklarına peşkeş çekildiği günler hatırlatılmaktadır.
Bu başlı başına büyük bir tehdittir.
Halkı kin ve nefrete sevk etmek hukuki bir suçtur. Daha da kötüsü halkı kin ve nefrete sürükleyerek ülkeyi çatışma ve ayrışma ortamına sürüklenmesidir.
Oyun büyüktür.
Oynanan hukuk dışı bu oyunlar görülmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.