Alimin ölümü alemin ölümüdür”. der alemlere rahmet olan Hazreti Peygamber.
Türkiye büyük bir liderini kaybetti. Mahmud Ustaosmanoğlu ismiyle meşhur Mahmud Efendi olarak bilinen ülkenin büyük bir alimini. Rabbim rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. İnşallah.
Peki kimdir bu Mahmud Efendi? Neden bu kadar meşhur ve önemlidir?
Trabzon doğumlu, altı yaşında kuranı ezberleyerek hafızıl kuran olmuş, medreselerde dini ilimlerinin eğitimini aldığı için Din adamı, Nakşibendi tarikatının Xalidiye koluna tabi olduğundan Tasavvufçu, İstanbul da İsmail Ağa Caminde imamlık yaptığı için de İsmail Ağa Cemaati lideri ve kanaat önderi olarak tanınıyor.
En önemli icraatı medrese eğitimine ağırlık vermek, sünneti seniyyenin kılık ve kıyafette uygulanmasını sağlamak, ehlisünnet akaidine bağlı kalmak, zikir ile tarikat bağının güçlendirilmesini sağlamak. Bu nedenledir ki tüm müritlerinin özellikle sakal, cübbe, şalvar ve sarığa sarılmasını, kadınların çarşaf giymesini zorunlu görüyor.
Mesken tuttukları alan İstabul’un Fatih Semti ve çevresi… Daha sonra tüm ülkede medrese ve tarikat yoluyla yayıldılar.
Nedeni ise İstanbul yarımadasında bilhassa Cumhuriyet döneminde başlatılan ve Patrikhanenin planlı bir şekilde gayrı mülk satın alarak islamı kuşatmaya çalışması. İsmailağa Cemaati Patrikhne üzerinden Türkiyenin manevi ruhunun yok edilmesine karşı durarak bu kuşatmayı Kuran ve Sünnete sarılarak kırdı.
Türkiye’nin bağımsızlığının islama bağlı olduğunu ortaya koydu.
Mahmud efendi seküler ve batıcı kesimlere karşı islami kimliğiyle ülkenin bağımsızlığının korunmasında ve Patrikhane üzerinden Türkiyenin maddi ve manevi kuşatılmasına karşı durarak kilit rol oynadı. Bu konuda vatansever seküler generaller de samimi itiraflarda bulunarak destek verdiler.
İsmail Ağa cemaatini ayakta tutan ilim, irfan mektebi Nakşibendi tarikatının Xalidiye ekolüdür. Tarikatın aslı Nakşibendi. Muhammed Behâuddîn Şâh-ı Nakşibend el-Buhârîden geliyor. Xalidi kolu ise Mevlana Xalidê Şehrezori Elkurdi’den kaynaklı.
Bilindiği gibi Mevlana Xalıdê Şehrezorîyî Kürdî Hazretleri 1779 yılında Irak’ın Süleymaniye eski ismi ile Şehrezor şehrinde dünyaya geldi. Kürtlerin Caf Aşiretine mensup bir Kürt alimi ve mütefekkiri. Caf aşireti aynı zamanda Meşhur Kürt komutan Kudüs’ün fatihi Selahattin Eyyubi’nin aşireti…
Mevlana Xalidê Kürdi Hakikat, şeriat, tarikat ve marifet mektebiyle irfani feyzin dağılması için büyük çaba sarf etmiş. . Kadiri ve Nakşibendi ekolü ile birlikte birçok ekolu bir araya getirerek Xalidiye Ekolünü oluşturmuş. Bu nedenle kendisine “Zülcelaleyn” (iki kanatlı) unvanı verilmiştir.
Xalidiye ekolü bu nedenle Kürtler arasında kısa zamanda yayılmıştır. Sadece Kürtler arasında değil Irak, Şam ve Kudüs başta olmak üzere Kafkaslardan Filistin, Mısır, Hicaz, Endonezya ve Anadolu ile Payitaht İstanbul’a kadar dünyanın dört bir yanına yayılmıştır.
Mevlana Xalid’in Halifelerinin sayısının kimi kaynaklarda 47, kimilerinde de yüzün üzerinde olduğu belirtilir. Halifeleri üzerinden İslam alemiyle sıkı bir bağlantılı oluşturmuştur.
En çok sevip değer verdiği halifesi Seyyid Tahayi Hakkari’dir. Kendisi Hakkarinin Şemdinan bölgesindendir. Onun yolunu Meşhur Kürt mütefekkir ve aksiyon alimi Şeyh Ubeydullahi Nehri sürdürmüştür. Etki alanı başta Kürt bölgeleri olmak üzere İran ve Rusya içlerine kadardır. Tabiileriyle Osmanlı devletinin yanında, Ruslara karşı savaşmış, Rus ve İngilizlerin kışkırttığı zamanın İran iktidarına karşı savaş açmıştır.
Osmanlı Devlet yönetiminde Şurayı Devlet(Danıştay) başkanlığı yapan Seyit Abdulkadir, Şeyh Ubeydullahi Nehri’nin oğludur. II. Meşrutiyet’le birlikte gelişen milliyetçilik akımları nedeniyle Kürtlerin ve Kürdistan bölgesinin siyasi Kürt aktörlerin en önde gelen isimlerinden biri olmuştur. 1925 Şeyh Said direnişinde Şeyh Said isyanını yönettiği gerekçesi ile idam edilmiştir.
Aynı şekilde Mevlana Xalidin halifelerinden biri de Şeyh Ali Septi’dir. Kendisi Diyarbakır’ın Çilsitun köyündendir.İslam dinini ortadan kaldırmasına karşı mücadele başlatan Şeyh Saidê Paloyi’ onun soyundandır. 29 Haziran 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi tarafından 47 yareni ile birlikte Diyarbakır Dağkapı Meydanında idam edilmiştir.
Nakşibendinin Xalidiye kolu Barzaniler, Babaniler, Bedirhaniler ve Berzenci aşiretleriyle birliktelik oluşturarak İslam dini için mücadele verilmesini sağlamıştır
Kuzey Kafkasya yani Dağıstan ve Çeçenistan’daki siyasi faaliyetler Mevlânâ Hâlid’in direktifleriyle yönlendirmiştir Ruslara karşı yirmi dört sene şan ve şerefle harp eden Kafkas cengâveri İmâm Şâmil de, Nakşibendi tarikatının Xalidiye silsine tabi bir muvahhiddir.
Yine aynı şekilde Bediüüzaman Saidi Nursi de, Van’daki Nakşibendi Arvasi tekkesinde eğitim almıştır.
Ayrıca Şeyh Halid-i Cezeri, Şeyh Osman Siraceddin Tavili, Şeyh İsmail Siraceddin Şirvani,
Ödemişli Hasan Kudsi Efendi, Abdullah Mekki, Seyyid Abdullah Şemdini gibi toplumda iz bırakan halifeler yetiştirmiştir.
Osmanlı Devleti 1880 lü yıllarda İslam Ümmetinin birliğini sağlamak için Mevlana Xalidê şehrezori’nin Xalidi ekoluna önem vermiş ve bu tarikatın hem yayılması ve hem de Müslümanlar arasında birliğin sağlanması için önünü açmıştır. Aynı şekilde Nakşi Xalidiye İrfan Mektebi Osmanlı devletinin Müslümanların hamisi, koruyucusu olarak Osmanlı Devletini görmüş ve sonuna kadar Osmanlıyı halifeliğin temsilcisi olarak görmüş, ona tabi olmuş, yanında yer almıştır.
Bu tarikatın İstanbul’daki Gümüşhaneli Tekkesi’nde üç Cumhurbaşkanı ile iki başbakan yetişmiştir.
Tüm bunlar bize Kürt ilahi, dini hareketinin ülkemizi yöneten şahsiyetler üzerinde ilmi, irfani ve bağımsızlık yönünde oynadığı rolün perde arkasını gösterebilir.
Şunu bilhassa ifâde etmek gerekir ki, tasavvuf, bâzı gâfillerin iddiâ ettikleri gibi “Toplumdan tecrid edilip bir kenara çekilmek değil, nice mücâhid serdarlar yetiştirerek zâhirî ve bâtınî cihâdı birlikte yürüten büyük ve ulvî bir dinamizmdir.
Mahmud Efendi’nin İsmail Ağa Cemaatine birde böyle bakmak gerekir.