İstifa kültürü, önemli bi’şi.
Peki, nedir bu istifa kültürü?
“Ben küstüm, oynamıyorum” demek?
Defolup gitmek?
“Yapamıyorum, pes” demek?
Hangisi?
Bakış açısına göre çeşitlendirilebilir bu soru ekleri.
Ama genel itibariyle;
Pek görmediğimiz,
Tanık olmadığımız bi’şi, bu “istifa” denilen şey.
Oysa…
!
Burası derin mesele…
Bu yüzden başa dönelim.
Ne diyorduk?
İstifa, bir kültür müdür?
Bence kısmen öyle.
İyi yapamayacağın şeyi, hiç yapmama kültürü…
Daha iyi yapacak birilerine devredebilme erdemi
Hatta biraz daha ileri gidersek,
Bir “tarz”…
Biraz geç oldu ama son olarak ÖSYM Başkanı’ndan geldi bu artistik hareket.
“ÖSYM'nin kurum olarak tartışılmasının önüne geçmek maksadıyla görevden ayrılma talebimi, ilgili makama bugün itibarıyla sunmuş bulunmaktayım. Kuruma sahip çıkmak buradan ayrılmayı gerektiriyorsa ayrılmalıyız” dedi.
Çekti resti.
İyi de oldu.
Sosyal medyada “iyi ki”ler dolandı.
Bilhassa öğrenciler, pek bir umutlandı.
Nasıl umutlanmasınlar ki?
Spekülasyonların,
Dedikoduların,
“Hayat memat” sınavlarında yapılan hataların
Ardı arkası kesilmiyordu zira.
Güven ve itibarını kaybediyordu ÖSYM.
Lakin en tepe yöneticisinin istifası, bir şeylerin iyiye gitmesi için yeterli mi?
Şüpheliyim…
“Toplu değişim gerekli” diyenlerdenim.
Ama başlangıç için iyi bir gelişme olarak görülebilir.
Belki,
İşini iyi yap(a)mayanlara örnek teşkil edebilir.
Zira hem en tepede hem de yerelde “istifa” etmesi gereken çok isim var ülkede.