Üç tarafı denizlerle dört tarafı hainlerle çevrili ülkemin ciğerleri yanıyor. Karadeniz, Hatay ve Osmaniye’de çıkartılan orman yangınları milyonlarca canlının yanarak kül olmasına sebep verdi. Yakılan her ağaç ciğerlerimize soluduğumuz nefeslere darbe niteliğindeydi.
Bu kasıtlı saldırının failleri kendilerine “ateşin çocukları” lakabını takan terör örgütü üyeleriydi. Sizler ateşin çocukları değil memleketinin dilsiz masumlarına dahi kin duyan bir kahpe sürüsüsünüz. Kininiz, yolunda giden bir kaplumbağanın, ormanlarda salınan masum hayvancağızların dahi yaşamına kastedecek kadar patolojik seviyeye geldi. Kininizde boğulun.
Nitekim o günleri de göreceğiz. Şimdi gelelim bu kahpe sürüsünü bizlere hala cici çocuklar gibi servis eden terör seviciliği gibi rafine zevklere sahip olan sözüm ona aydın ama içindeki karanlığı dahi göremeyen sanatçı maskeli iki yüzlülere. Kaz dağları için kopardıkları kıyametin binde birini yanan ormanlarımız için gösterdiklerine şahit olmadık. Ne oldu Gezi için yaygara kopardığınız ağaçlar ormanlarda yananlar ağaç değil miydi? Hani nerede hayvan severliğiniz?
Bebekte gezdirdiğiniz tüylü köpekleriniz can da ormanda küle dönen geyikler can değil mi? Çünkü dertleri ne doğa, ne canlı ne ağaç.
Hükümet düşmanlığı yapacakları en ufak sızıntıyı es geçmeyen bu tipler saldırının failinin terür örgütü olduğunu öğrenince attıkları twitleri dahi sildiler. Çünkü okun ucu ve ibre kendilerini gösteriyordu. Devlet ise ihmal etmez sadece mühlet verir.
Muz cumhuriyeti sandığınız bu Türkiye Cumhuriyeti’nin her karış toprağına verdiğiniz zararın bedelini ödemeden can veremeyeceksiniz. Benim tanıdığım Süleyman Soylu ise yaktığınız her canlının ateşinden eteğinize bulaştırır kaçarken giydiğiniz o ananızın fistanlarıyla sizi cümle alem içinde oynatır. Yaktığınız Hatay’ın, girişimde bulunduğunuz Osmaniye’nin, beceremediğiniz Trabzon’un, Ağrı’da şehit ettiğiniz askerimizin hesabını vereceksiniz.