Kansız (!) yaşayamayanlar, kan akıttıkça, kan kaybediyorlar…
Toprakları kanla yoğrulan coğrafyamız, çok kısa kesitlerde kan ve gözyaşını bastırmış, huzur ve kardeşliği pekiştirmiştir.
Biz de kısacık ömrümüzde bir defa huzur ve kardeşlik havası aldık. Sevindik gururlandık, umutlandık…
Bu iş olduysa, devamı da olur dedik.
Herkes bunu sevdi, sahiplendi!
Korumak için var gücüyle çalıştı!
Ama yok! Birileri için kan yoksa, huzur da yok, ekmek de yok, uyku da…
Aldılar ellerine sazı, başladılar çalmaya. Onlar saz çalarken, cenazeler çığlıklar arasında veriliyordu toprağa!
Onlar, viskilerini yudumlarken, analar korku içerisinde kafasını koyuyordu yastığa!
Onlar, yeşilleri sayarken, evlatlar dehşet içinde bakıyordu dünyaya…
Bunlar olurken, satranç tahtasında ki birer taş konumuna getirilen insanlarımız da taş olma konumlarını sorgulamaya başladılar.
Şahı almak için atı, askeri veya kaleyi vermek zorunda mıyız?
Biz bu şahı niye devirmek zorundayız!?
Şahı devirmek isteyen güç niye tahtanın üstünde değil?
O güç, niye istediğinde tek hamle ile her istediği taşı feda edebiliyor…
Halk çözdü bunu ve artık gaza gelmiyor!
Kimi sevdiğini, niye sevdiğini, sevdiğinin neye ve kime hizmet ettiğini görüyor!
Yolun kandan değil kansızlıktan geçtiğini de biliyor.
Kan akıtanın, kan akıtma taraftarı olanın, dostu, kardeşi, yoldaşı olmadığını da biliyor!
İtibar etmiyor, yüz vermiyor, destek çıkmıyor…
Halkın itibar etmediği hiçbir organizasyon başarıya ulaşamaz.
Ya halkın istediği çizgiye geleceksiniz yada kan kaybedip yok olacaksınız!
Bu halk kanı üzerinde hesap ve pazarlık yapanları çok iyi görüyor artık. Taassup seviyesindeki sevginin körelttiği gözler, artık görüyor, hemde çok iyi!
PKK eski PKK değil artık çok güçlü veya devlet eski devlet değil artık çok güçlü diyenlere bir çift lafım var: halk eski halk değil, artık çok güçlü. Hanginiz ona rağmen iş yaparsanız kaybedersiniz…
Tıpkı şimdi olduğu gibi!
Bu kanın akmasını isteyen, buna sebep olan ve bunun üzerine hesap yapanların tümünün bertaraf olması dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…