CNN’de kendi partisiyle ilgili yorum ve eleştiriler yapan Sayın Baykal, yorum ve önerilerin dışına da çıkarak -anlayacağınız tavsiyelerde bulunma maskesiyle- CHP Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun gitmesi ve partinin kendini yenilemesi gerektiğini gizli özne kullanarak ima etti.
Erotik bir kasetle giden bu beyefendiye sormak gerekir; 18 yılı aşkın CHP’de Genel Başkanlık yapmadınız mı?
Bu uzun zaman periyodunda CHP’ye ne gibi katkılarınız oldu?
Varsa artılarınızı lütfen anlatın da dinleyelim.
Siz partiyi yüzde on sekiz oy oranıyla bırakmıştınız oysa şimdi 25 – 30 dolaylarında.
Bu demektir ki Kılıçdaroğlu sizden daha başarılı olmuş.
CHP’de sorun Genel Başkan mı?
Yoksa sistem mi?
Lümpenlik mi?
Halktan fersah fersah uzaklaşmak mı?
Gerçek bir parti halkın partisi olamamak mı?
Eğer TBMM Başkanı seçilebilseydiniz yine bu tarzda öneri ve tavsiyeleriniz, eleştirileriniz olacak mıydı?
Bu ve buna benzer Baykal’ın yaşadığı ve CHP’ye dikte ettirdiği hatalar zincirini açığa kavuşturacak, maskesini düşürecek çok soru var sorulacak ama es geçiyorum.
Ancak hem eleştirilerini hem de Genel Başkanına karşı olan tutumunu etik bulmuyorum.
Keşke CHP’nin Genel Başkanıyken kasetle gitmek zorunda kalmasaydı.
İlgi ve bilgisini kasete malzeme ve özne olmayıp ciddi, saygın bir siyasetçi olarak kalabilmeyi başarabilseydi.
Kasetle gidenler başka bir kasetle dönebilirler mi?
Bilemiyorum ama şunu çok kesin olarak biliyorum ki her şeye rağmen Kılıçdaroğlu, Baykal’dan daha samimi daha başarılı ve daha çok halkçı bir siyaset adamı.
Ben Kılıçdaroğlu’nu ve partisini acımasızca objektif ve real anlamda eleştirdim gelecekte de eleştirebilirim -açık verdikleri, hatalı oldukları oranında- ancak Baykal’a hiç yakışmadı kim bilir?
Belki de çok yakıştı gerçek Baykal buymuş da biz tanıyamamışız.
Yağmurlar yağdıkça yüzdeki makyajlar silinince, gerçek yüzleri net olarak gözüktükçe bu siyasi kişilikleri tanımaya devam edeceğiz.
Zaman zaman maskeleri zaman aşımına uğratıyor.
Daha kahraman bildiğimiz başarılı gösterilen övgülerle, senaryolarla yere göğe sığdırılamayan nice siyasiler var sırada listede.
Onların da gerçek yüzleri zaman zaman aşıma uğrayacak.
İnanın o realiteleri hakkıyla gördüğünüzde kim bilir belki de mideniz bulanacak.
Etrafımız su gibi onlarla kuşatılmış durumda.
Seç-beğen-al çok ucuz bu siyasiler, bu şahsiyetler… Göründükleri ya da gösterildikleri gibi değiller. Göreceğiz göreceksiniz bir gün mutlaka yüzlerindeki makyajlar silinecek.
Er ya da geç… Raf ömrü geçen bu arsızların hallerine an gelecek acıyacak, acı acı tebessüm ederek “Vay Be! ... Ben bunları böyle bilmezdim...” diyeceğiniz, şaşıracağınız günler olacak gelecekte.
Biliyorsunuz her gelecek yakındır.
Çünkü gelecek zaman buzdolabında, buzlukta dondurulamaz.
Aslında sözüm bitmedi ama köşemde yazıma ayrılan yer bitti.
Onun için bitiriyorum.
“Dinime Küfreden Bari Müslüman Olsa” diye bir halk deyimi var biliyorsunuz.
Kalın sağlık ve sevgiyle siz Batmanlılar ve değerli Sonsöz okurlarımız.